Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Okumakta geç kaldığım romanlardan birisini daha, geç olsa, bitirdim. Saatleri Ayarlama Enstitüsü Ahmet Hamdi Tanpınar'dan okuduğum ilk eser. Yazarın, okumam gerektiğini düşündüğüm bir kaç eseri daha var. Dergah Yayınları'ndan Eylül 2000 tarihli yedinci baskısından okudum bu önemli romanı. Birinci baskısı 1962 yılında yapılmış, ancak sanırım bu Dergah Yayınları'ndaki ilk baskısının tarihi. Romanın okuyucu ile ilk buluşması ise 1954 yılında Yeni İstanbul Gazetesi'nde tefrika olarak yayınlanması ile olmuş. Benim okuduğum baskıda yayınevinin kısa bir sunuşunun ardından dört bölümden oluşan romana yer verilmiş. Eserin sonunda ise Berna Moran'ın Mart 1978'de Birikim Dergisi'nde; Mustafa Kutlu'nun Nisan 1983'de Yönelişler Dergisi'nde ve Beşir Ayvazoğlu'nun Temmuz 1985'te Töre Dergisi'nde yayınlanan makaleler okuyucunun dikkatine sunulmuş. Yayın tarihine göre sıralanmış bu makaleleri okumak, romanda dikkatimden kaçan kimi noktaların olduğu...