Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Rangers - Fenerbahçe maçı 90 dakika sonu

İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti.  İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı.  Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı.  Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım.  Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar. 

Barbarları Beklerken / J.M.Coetzee

İlk kez okuduğum yazarların listesinin uzadığı bir sene oluyor 2019. Barbarları Beklerken eseri ile tanıştığım J.M.Coetzee, Güney Afrika Cumhuriyeti'nde 1940 yılında doğmuş. 2003 senesinin Nobel Edebiyat Ödülü, Coetzee'ye verilmiş. Barbarları Beklerken, 1980 yılında yayınlanmış. 200 sayfalık eserin Türkçe çevirisini Dost Körpe yapmış, Can Yayınları basmış. İlk baskısı 2006 yılında yapılmış. Benim okuduğum ikinci baskı ise 2010 yılının Nisan ayında yapılmış. Üzerinde güneş batmayan imparatorluk olarak da adlandırılan Birleşik Krallık'ın Güney Afrika politikasına göndermeler yaptığı yazılı, kitabın arka kapağında. Romanda ne bölgenin adı geçiyor ne imparatorluğun, ne de düşman olarak görülen topluluğun. Bir sınır yerleşkesinde, sınırın öte yanında yaşayan göçebe topluluğu ile sınırın içinde kalan imparatorluk toprakları sakinlerinin "huzur ve sükûnet" içinde akan hayatı ile başlıyor eser. Sınır yerleşkesinin yargıcı, romanın kahramanı ve tek anlatıcısı. Tüm yaş...

Sayısal karasal televizyon yayıncılığı

@Truva müzesi / Çanakkale - 2019 Belki mevsimden belki konunun kimsenin ilgisini çekmemesinden, pre-yazı projesinin ilki, tam bir başarısızlık ile sonuçlandı. 12 Temmuz'da duyurduğum konuya dair hiç soru gelmedi :) Elbette bu sorusuzluk, yazmama engel değil :) Bu uzun ve muhtemelen gereksiz başlangıcın ardından buyurun  işte: Digital Terrestrial Television (DTT)  Nedir bu DTT? Televizyon yayınlarının dağıtımı için kullanılan yöntemlerden birisi. Yaşı yaşıma yakın olanların hatırlayacağı kılçık antenler ile kâh karlı kâh gölgeli izlediğimiz televizyon yayınının sayısallaştırılmış hâli.  Nereden icabetti sayısallaştırma? Kamusal kıt kaynak olan frekansları daha verimli kullanabilmek, nedenlerin birisi. Diğer neden ise sayısallaşma ile arttırılan kalite.  Frekans ne işime yarar? Eskiden analog televizyonların yayını için ayrılmış bandın boşaltılması ile ortaya çıkan frekans, şimdilerde 4G (LTE) için kullanılıyor. Bu bandın ihalesinden elde edilen gelir ...

Kilo verme projesi takibi - 6

zeytinyağlı erik dolması Altı ay boyunca bir projeyi sürdürmek bile tek başına başarı sayılır aslında. Her ne kadar ilk koyduğum hedeflerin epeyce uzağında olsam da, projeye devam ediyorum. Az ve yavaş gidiyor fazlalıklar belki ancak gitmeye devam ediyor :) Haziran yazısında 71,9'un ardından 70,0 hedefinin nasıl çuvalladığından bahsetmiş ve 74'e yaklaştığımı yazmıştım. Bu ay, bir anlamda Haziran başına dönüş ayı oldu. Evden uzakta geçen günlere karşın, bir kez daha 72 sınırına geldim.  Kritik bir dönemeç galiba 72. Sanki o dönemeci geçersem, çok kısa bir sürede, projenin ilk hedefi olan 67,5'u göreceğim. Bakalım, 16 saatlik açlık uygulamasını, çok katı olmasa bile, takip ediyorum. Öğlen yemeğini, günü son öğünü yapmaya çalışıyorum. Akşam, salata - yoğurt ikilisi yeterli oluyor. Yazının fotografı, geçenlerde yaptığım ve yiyen herkesin çok sevdiği, zeytinyağlı anjelik eriği dolması. Erik dolması mı olur diyenlerdenseniz, deneyin derim... Pişman olmayacaksınız. Ta...

blog yazılarında yeni model: pre - yazı 1 : Sayısal karasal televizyon yayıncılığı

temmuz 2019 @ankara Blog yazmayı daha eğlenceli ve yazıları daha hedefe yönelik yapabilmek adına bir model denemeye karar verdim. Modelin adı, pre-yazı . Yani asıl yazıdan belli bir süre önce, ne kadar önce olacağına henüz tam olarak karar veremedim ama ilk denemede bu süre 15 gün olacak, yazının konusunu blogda duyuracağım ve bu duyuru yazısının, bir yerde pre-yazının, altına bu konuda merak ettiklerinizi - sormak istediklerinizi yazmanızı rica edeceğim. 15 gün sonrasında, sizin sorularınızın yanıtlarını da içeren, asıl yazıyı yayınlayacağım.  İlk konu, blogda en fazla bahsettiğim:  "Sayısal karasal televizyon yayıncılığı."   Yüzden fazla yazı da yazsam, teknoloji geliştiği, hayat değiştiği için, hâlâ yazacak şeyler bulabiliyorum :) O zaman, 15 günlük süremiz başlasın... Bir terslik olmazsa, 27 Temmuz, bilemediniz Ağustos başı, Sayısal Karasal Televizyon Yayıncılığı başlıklı yazım, sizlerin bu yazı altına göndereceğiniz soruların da yanıtları ile, karşın...

DuoLingo

Pamukkale müzesi Keşfetmekte geç kaldığım bir uygulama DuoLingo . Lisân öğrenmek isteyenlere ısrarla önereceğim bu uygulamayı ister cep telefonlarınıza (Android ve iOS sürümleri var) indirin, isterseniz internet sayfasından kullanın. Sadece Türkçe biliyorsanız, İngilizce - Rusça ve Almanca dillerini öğrenebileceğiniz dersler var. Fransızca seçeneği de yakında eklenecek gibi görünüyor. Eğer İngilizce bilgisine sahipseniz, dünya üzerinde çokça konuşulan neredeyse tüm dilleri öğrenebilirsiniz. Arapça'dan Çince'ye Macarca'dan Yunanca'ya toplam 33 farklı dil kursu önünüzde hazır. Derslerin temel mantığı dilin sistematiğini öğretmek ve kelime bilgisini geliştirmeye dayanıyor. Bunu yapmak için ise çeviriyi kullanıyor. Hâli hazırda Fransızca, Almanca, İtalyanca, İspanyolca ve Arapça kurslarına kayıtlıyım. Tahmin edebileceğiniz gibi, rahatsız etmeyen bir sıklıkla çıkan reklâmları izlediğiniz sürece, uygulama ücretsiz. Ücretli sürümünü seçtiğinizde gelen ek özellikler, ü...

pre IBC 2019 - 3

pre IBC 2019 yazılarımın sonuncusunda IBC'nin web sayfasından ve aklımda kalan bir kaç ipucundan bahsedeceğim: Eskiden web sayfalarının olmazsa olmazı FAQ bölümüydü. Türkçe karşılığı ile Sıkça Sorulan Sorular bölümü, hemen hemen her sayfada vardı. IBC'nin FAQ sayfasını mutlaka okumanızı öneririm Gene web sayfasının " plan your trip " bölümü de oldukça faydalı bilgiler içeriyor. Otel rezervasyonundan, Amsterdam RAI ile ilgili ayrıntılara (IBC'nin düzenlendiği fuar alanı - İstanbul'da Tüyap gibi düşünebilirsiniz) ilginizi çekecek çok kıymetli ipuçları içeriyor. IBC'de sergilenen ürünlere ait bilgileri internette bulmanız mümkün. Hatta konferansta yapılan sunumların benzerlerini youtube'da izleyebilirsiniz. Peki herşeye erişimin kolaylaştığı günümüzde fuar ve konferanslara katılmak neden gereklidir sorusu sizin de kafanıza takılıyor olabilir. Benim yanıtım insanlarla yüzyüze gelmek ve konuşmak. Eğer böylesi bir iletişim içinde olmuyorsanız, fuar...

Geçmiş ayın değerlendirmesi: Haziran

Aylar su gibi geçiyor. Yılın ilk yarısı, pek de hissettirmeden geçti bile. Aslında belki bir ilk yarı değerlendirmesi de yayınlamak gerek. O işi, başka bir zamana bırakarak beni ziyadesiyle mutlu eden bir gelişmeyi bildirerek başlayayım bu yazıya... Uzun, epey uzun bir süredir istediğim ve erteleyip durduğum eski yazı öğrenme projeme başladım. Nasıl başladım ve ne noktadayım sorularınızı bir süre sormaya devam etmenizi rica ediyorum.  Kitap projesi, ilk günkü heyecan ve kararlılık ile sürüyor. Yeni kitap almıyorum, mevcutları okuduğum da pek söylenemez 😌 Sağolsun arkadaşlarım öyle güzel önerilerde bulunuyor ki, hiç bilmediğim yazarları keşfin mutluluğu içindeyim uzun süredir. Aslında mutluluk, yeni yazar keşfi kadar, belki bundan da önemlisi, böyle kitap sohbeti yapabileceğim arkadaşlara sahip olmanın mutluluğu... Google Fit ile spora devam. Günlük adım sayısı 10.000'in altına pek inmiyor. Geçenlerde 15km günlük yürüyüş ile kendimi bile şaşırttım. Epey kapsamlı bir tekn...

Son haftanın en çok okunan 10 yazısı

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Hüküm Gecesi / Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Seneler önce okuduğum Yaban'ı saymazsam Yakup Kadri Karaosmanoğlu'ndan okuduğum ikinci roman oldu Hüküm Gecesi. 1926'da yazılmaya başlanılan eser, 1927'de yayınlanmış. Roman Osmanlı'nın son dönemine tanıklık eden Ahmet Kerim adlı kurgu karakterin gözünden anlatılıyor. İttihat ve Terakki'nin kabinenin içinde yer almadığı hükümet, sopalı seçim, Hürriyet ve İtilâf'ın kurduğu hükümet, Trablusgarp bozgunu, Uşi Anlaşması, Balkan bozgunu, Bab-ı Ali baskını... Anlatılsa roman olur denilen bir dönem, Hüküm Gecesi'nin tarihsel arka planı.  Romanın başkahramanı Ahmet Kerim'in Yakup Kadri'ye benzerliği dikkat çekici. Öyle ki romanın bir yerinde Ahmet Kerim İstanbul'un Sodome ve Gomore'yi andırdığını söylüyor, ki hepimiz Y. Kadri'nin aynı adlı romanını hatırlıyor. Y. Kadri'nin yaşam öyküsüne baktığımda o tarihlerde, tıpkı Ahmet Kerim gibi, gazetelerde çalıştığını okudum. Kurgu karakterler dışında Ali Kemal, Süleyman Nazif, Rıza Tevfik, Ahmet ...

Rangers - Fenerbahçe maçı 90 dakika sonu

İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti.  İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı.  Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı.  Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım.  Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar. 

Dorian Gray'in Portresi / Oscar Wilde

Remzi Kitabevi'nin Ağustos 1968 tarihli ikinci baskısından okudum bu klasik romanı. Dilimize Ferhunde ve Orhan Şaik Gökyay çevirmiş. Günümüzde yapılan çeviriler daha özenli oluyor. Bu baskıda, romanda Fransızca olarak geçen kimi bölümlerin çevirisi yapılmamış. Oysa dip not şeklinde bu ifadelerin Türkçesi verilmeliydi. Dizgiye dair de sorunlar var. Sanırım yeni tarihli baskılarda bu sorunlar giderilmiştir.  Alt metinlerle, göndermelerle dolu bir roman Dorian Gray'in Portresi. Bunları bilmeden, fark etmeden de okunabilir elbette. Yayınlandığı dönem tartışmalara sebep olmuş, kimi bölümleri sansürlenmiş. Yakın tarihli baskıları, "sansürsüz" ibaresiyle okuyucuya sunulmuş.

Kocadağ At Çiftliği Kocadağ Köyü / Havran

Deniz, kum, güneş tatilinden sıkıldıysanız ve Edremit körfezi civarındaysanız size süper bir alternatif: At binmek. Edremit'ten Balıkesir'e giden yol üzerindeki şirin ilçe Havran'ın Kocadağ köyünde bu mekan. Henüz dört yaşında olan iki(z) kızlarımız çok keyif aldılar at binmekten. Altınızda sizden epey güçlü b ir hayvan varken dengede durmaya çalışmak, yorucu bir o kadar da keyifli bir uğraş. Eğer hayatınızda at binmeyi hiç denemediyseniz, emin olun deneyince siz de kabul edeceksiniz, çok şey kaçırmışsınız demektir.    Kocadağ At Çitfliği'nde at binmenin yanı sıra lezzetli mutfağını da deneyebilirsiniz. Mantı, haşlama içli köfte, ızgara köfte ve elbette demleme çay. Fiyatlar derseniz bu konuda ucuz / pahalı yorumu yapmak istemiyorum. Bunun yerine bir kaç seçtiğim ürünün fiyat bilgisini paylaşacağım. Ancak, öncelikle sipariş edeceğiniz yiyeceklerin hepsinin büyük bir özenle hazırlanıp, aynı özenle servis edildiğini belirteyim. Biz mantı, içli köfte, ızgara hellim ve ...

değişiklik

Sabah uyandığımda bugünün de diğerleri gibi geçeceğini düşünmüştüm. Aynı şeyleri yapıp, aynı saatte aynı yoldan döneceğimi eve. Oysa bu gördüğünüz geçidi kullanıyorum bu kez.  Aslında bir kaç sokak değişikliği tek yaptığım. Kim bilir hangi zamanda yapılmış bu saray kompleksinin kenarındaki yapıya düşürdüm yolumu.  Küçük değişiklikler yapmak gerek hayatta. Bazen öğlen yemeği için tercih ettiğiniz mekânı, bazen kalvaltıda yediğiniz zeytini, bazen ise ev - iş - okul arasındaki sokağı.     

Psikopati / Saul Black

Polisiye romanların klişeleriyle dolu, Hollywood filmlerinden aşina olduğumuz "kahretsin", "aman tanrım", "kahrolası" kalıplarının bolca kullanıldığı çevirisiyle mısır patlağı tadı veren bir kitap Psikopati. Saul Black'ten okuduğum ilk ve büyük olasılıkla son eser. Vaktinizi daha iyi eserleri okumak için kullanmanızı öneririm.