Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Rangers - Fenerbahçe maçı 90 dakika sonu

İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti.  İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı.  Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı.  Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım.  Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar. 

filmli makine

Cep telefonları ile her gördüğünü kaydetmeye ve eş anlı olarak bu kaydın nasıl olduğuna bakmaya alışmış birisine, 36 pozluk film ile fotograf çekip, ne çektiğini ancak tüm karelerin bitmesinin ardından filmi çıkartıp, fotografın yıkanması, ardından karta basılması için fotografçıya götürüp sonucu beklemenin daha keyifli olduğuna ikna edemem.  Yukarıdaki cümleyi okuyup bir şey anlamadıysanız kendinizi kötü hissetmeyin :) Demem o ki, filmli makine ile fotograf çekmek çok keyifli... Siz de eski makinelerinizi çıkartın ortaya. Çocuklarınızın, basılı fotograflarının olduğu albümleri olsun. Merak etmeyin, pahalı değil baskı almak. 36 pozluk film 25 TL, kart baskısı ise banyo dahil 50 TL civarında tutuyor.  Yaşayacağınız en büyük sorun filmi banyo ettirmek. Kart baskısı almak dert değil, malûm az da olsa dijital çekenler de karta bastırıyor. Ancak film banyosu yapan fotografçı gerçekten çok az sayıda kaldı. Sizin için önereceğim iki yer var. Her ikisi de Kızılay'da...

payTV pazar verileri 2018 Q4

Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu tarafından, üçer aylık dönemler için yayınlanan pazar verilerinde payTV'ye dair bilgiler de bulunuyor. Son yayınlanan veri 2018'in 4.çeyreğine ilişkin. Bu verileri derleyip toparladığımda aşağıdaki iki grafiği elde ettim. Ne yazık ki raporda, Over The TOP TV (OTT) için abone sayısı bilgisi yok. Bu yüzden bir miktar hatalı oldu, aşağıdaki grafikler.  Rapordaki verilere göre ülkemizde yaklaşık 6,7 milyon payTV abonesi bulunuyor. Toplam hane sayısını 20 milyon olarak kabul ettiğimizde, ki bu kabul ne kadar doğru emin değilim, payTV oranı %34 oluyor. Elbette her hanede tek payTV aboneliği olduğu varsayımı ile.   %34 payTV aboneliği oranına bakıldığında payTV pazarında daha yapılabilecek çok şey varmış gibi görünüyor. Bu %34'ün erişim yöntemi dağılımına bakılınca ise daha farklı bir tablo ortaya çıkıyor. Uydunun ağırlığı son sene içerisinde daha da artmış. Bir kaç paragraf yukarıda yazdığım gibi, OTT verilerinin yer almıyor oluşu res...

Bambino Fırın

Doğa gibi doğal ekmekler Mekân etiketli yazı eklemeyeli epey zaman olmuş. Hem bu eksikliği gidermek hem de Ankara'nın en özenli fırınlarından birisini tanıtmak için oturdum klavyenin başına. Rize Çamlıhemşin kökenli ustaların açtığı ve günümüzde üçüncü kuşak tarafından işletilen Bambino Fırın , Çankaya Yıldız'da Kumru adlı rezidansın hemen yanındaki 713. sokakta yer alıyor.  Biraz daha ayrıntılı konum tarifi isterseniz onu da vermeye çalışayım. Çankaya Yıldız'daki Adana Sofrası adlı mekânı biliyorsanız, Bambino hemen hemen onun karşısında.  Bir başka tarif ise şöyle: Turan Güneş Bulvarı'nın alt tarafındaki Garanti Bankası'nın yanından giren sokakta ilerlediğinizde sol tarafınızda göreceksiniz. Zaten aşağıya kopyaladığım Bambino Fırın web sayfasında Google Haritalar üzerinde konumu işaretlenmiş. Bambino Fırın'da neler var derseniz, öncelikle ve hâliyle ekmekler var. Benim favorilerim ekşi mayalı ve cevizli tam buğday ile ekşi mayalı ve cevizli çavdar....

İntibah / Namık Kemal

Eserin tam adı İntibah: Sergüzeşt-i Ali Bey. Namık Kemal'in ilk Türkçe edebi roman olarak bilinen eserini günümüz Türkçesine uyarlayan ise Refik Durbaş. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından Ocak 2019 tarihli 4. baskısını okudum.  İstanbul'un İmparatorluk başkenti zamanlarındaki günlük hayatına dair bir çok bilgiyi içeren bir aşk hikayesi İntibah. Etkileyici Çamlıca tasvirleri ve karakter çözümlemeleri ile sürükleyici bir roman.  Edebiyat eleştirmeni değilim, tarzlar konusunda da bilgim sınırlı ancak şimdiye dek okuduklarımdan hareketle İntibah'ın, varoluşçu bir roman olduğunu düşünüyorum. Bir fırsat bulduğumda bu tespitimin doğruluğunu araştıracağım.

1500. yazı...

Dile kolay, 15 sene... 300'den fazlası kitap notu olan, toplam 1500 yazı...  İki kez uzun süreyle kapalı kalmasına karşın, aylık ortalama 3000 ziyaretçi... 2000li yılların başında açılıp, hâlen güncellenen, az sayıdaki blogdan birisi... Blogun ilk yazısı 17 Kasım 2004 tarihli. Futbol konulu ilk ve tek yazım. Kitap etiketli ilk yazım ise Vedat Türkali'nin Kayıp Romanlar isimli eseriyle ilgili, 24 Kasım 2004 tarihinde yayınlamışım. 2004 senesinde yayınladığım iki mekân etiketli yazıya konu olan iki mekânın da artık kapandığını hatırlamak üzüntü verici. Beyaz ve Beyaz, zaten çok uzun ömürlü bir yer olmadı ancak Tenedos, eminim ben yaştakilerin Ankara'ya dair anılarında önemli bir yer tutuyordur. 2004'te yayınladığım yazıda Tenedos'un 10 yaşında olduğundan bahsetmişim. Korunması gereken bir mekândı, ne yazık ki zamanın ruhuna yenildi. Üç kez, uzun süreliğine kapandı blogum. Kapandı, yerine kapattım diye yazsam daha doğru aslında. Doğa gibi benim de ilkbahar ve ...

İki Gözüm Galibem / Fethi Okyar

Yakın tarihe dair yazılanları okumaya devam ediyorum. Bu kapsamda kimi zaman roman, kimi zaman inceleme, kimi zaman anı kitabı okudum. Fethi Okyar'ın Malta esareti döneminde başlayan ve Ankara'da nihayetlenen, eşi Galibe Hanım'a yazdığı mektuplar, mektup türünden okuduğum ilk eser.  İki Gözüm Galibem eserinin, Kasım 2014 tarihli İş Bankası Kültür Yayınları etiketli ilk baskısı, 256 sayfa. Mektuplarda adı geçenlere dair kısa açıklamalar dipnotlarda verilmiş. Mektupların aralarına aile albümünden fotograflar, kimi mektupların görüntüleri eklenmiş.  Fethi Okyar'ın yazdıklarını okurken, o dönemin yetiştirdiği insanların koşullar ne olursa olsun, günü en verimli değerlendirmeye odaklandığını gördüm. Okyar, esaret günlerini İngilizce öğrenmeyle geçirmiş. Hatta Keynes'in yazdığı bir inceleme kitabını tercüme etmiş. İngilizce'nin ardından İtalyanca'nın Fransızca'ya benzerliğini fark edip İtalyanca gazete okuyacak düzeyde, bu dili de öğrenmiş. Almanca bilgi...

Ankara sokakları - 1

Ankara sokakları ile ilgili yazayım istiyordum, uzunca zamandır. Kısmet bugüneymiş. Bir dizi yazı olsun niyetindeyim, bakalım, ne zaman ikincisi gelir bilemiyorum. Hazır vakit ve enerji bulmuşken, dizinin ilk yazısına başlıyorum: Atakule civarında, Yukarı Ayrancı'daki sokak isimlerini aşağıda sıraladım: Abidin Daver (1886 - 1954)  Ahmet Rasim (1864 - 1932) Ahmet Mithad Efendi (1844 - 1912) Sedat Semavi (1896 - 1953) Mahmut Yesari (1895 - 1945) Cemal Nadir (1902 - 1947)  Ebu Ziya Tevfik (1849 - 1912) Yunus Nadi (1879 - 1945) Süleyman Nazif (1870 - 1927) Halide Nusret Zorlutuna (1901 - 1984) Halit Ziya (1866 - 1945) Hüseyin Rahmi (1864 - 1944) Prof. Dr. Aziz Sancar [eski adı Abdullah Cevdet (1869 - 1932)] Prof. Dr. Aziz Sancar, Nobel ödüllü akademisyenimizin adı verilen sokağın eski adının Abdullah Cevdet olduğunu hatırlarsak, tüm bu isimlerin ortak özelliği gazeteci / yazar - çizer / edebiyatçı olmaları. 

Son haftanın en çok okunan 10 yazısı

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Hüküm Gecesi / Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Seneler önce okuduğum Yaban'ı saymazsam Yakup Kadri Karaosmanoğlu'ndan okuduğum ikinci roman oldu Hüküm Gecesi. 1926'da yazılmaya başlanılan eser, 1927'de yayınlanmış. Roman Osmanlı'nın son dönemine tanıklık eden Ahmet Kerim adlı kurgu karakterin gözünden anlatılıyor. İttihat ve Terakki'nin kabinenin içinde yer almadığı hükümet, sopalı seçim, Hürriyet ve İtilâf'ın kurduğu hükümet, Trablusgarp bozgunu, Uşi Anlaşması, Balkan bozgunu, Bab-ı Ali baskını... Anlatılsa roman olur denilen bir dönem, Hüküm Gecesi'nin tarihsel arka planı.  Romanın başkahramanı Ahmet Kerim'in Yakup Kadri'ye benzerliği dikkat çekici. Öyle ki romanın bir yerinde Ahmet Kerim İstanbul'un Sodome ve Gomore'yi andırdığını söylüyor, ki hepimiz Y. Kadri'nin aynı adlı romanını hatırlıyor. Y. Kadri'nin yaşam öyküsüne baktığımda o tarihlerde, tıpkı Ahmet Kerim gibi, gazetelerde çalıştığını okudum. Kurgu karakterler dışında Ali Kemal, Süleyman Nazif, Rıza Tevfik, Ahmet ...

Rangers - Fenerbahçe maçı 90 dakika sonu

İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti.  İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı.  Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı.  Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım.  Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar. 

Dorian Gray'in Portresi / Oscar Wilde

Remzi Kitabevi'nin Ağustos 1968 tarihli ikinci baskısından okudum bu klasik romanı. Dilimize Ferhunde ve Orhan Şaik Gökyay çevirmiş. Günümüzde yapılan çeviriler daha özenli oluyor. Bu baskıda, romanda Fransızca olarak geçen kimi bölümlerin çevirisi yapılmamış. Oysa dip not şeklinde bu ifadelerin Türkçesi verilmeliydi. Dizgiye dair de sorunlar var. Sanırım yeni tarihli baskılarda bu sorunlar giderilmiştir.  Alt metinlerle, göndermelerle dolu bir roman Dorian Gray'in Portresi. Bunları bilmeden, fark etmeden de okunabilir elbette. Yayınlandığı dönem tartışmalara sebep olmuş, kimi bölümleri sansürlenmiş. Yakın tarihli baskıları, "sansürsüz" ibaresiyle okuyucuya sunulmuş.

Kocadağ At Çiftliği Kocadağ Köyü / Havran

Deniz, kum, güneş tatilinden sıkıldıysanız ve Edremit körfezi civarındaysanız size süper bir alternatif: At binmek. Edremit'ten Balıkesir'e giden yol üzerindeki şirin ilçe Havran'ın Kocadağ köyünde bu mekan. Henüz dört yaşında olan iki(z) kızlarımız çok keyif aldılar at binmekten. Altınızda sizden epey güçlü b ir hayvan varken dengede durmaya çalışmak, yorucu bir o kadar da keyifli bir uğraş. Eğer hayatınızda at binmeyi hiç denemediyseniz, emin olun deneyince siz de kabul edeceksiniz, çok şey kaçırmışsınız demektir.    Kocadağ At Çitfliği'nde at binmenin yanı sıra lezzetli mutfağını da deneyebilirsiniz. Mantı, haşlama içli köfte, ızgara köfte ve elbette demleme çay. Fiyatlar derseniz bu konuda ucuz / pahalı yorumu yapmak istemiyorum. Bunun yerine bir kaç seçtiğim ürünün fiyat bilgisini paylaşacağım. Ancak, öncelikle sipariş edeceğiniz yiyeceklerin hepsinin büyük bir özenle hazırlanıp, aynı özenle servis edildiğini belirteyim. Biz mantı, içli köfte, ızgara hellim ve ...

değişiklik

Sabah uyandığımda bugünün de diğerleri gibi geçeceğini düşünmüştüm. Aynı şeyleri yapıp, aynı saatte aynı yoldan döneceğimi eve. Oysa bu gördüğünüz geçidi kullanıyorum bu kez.  Aslında bir kaç sokak değişikliği tek yaptığım. Kim bilir hangi zamanda yapılmış bu saray kompleksinin kenarındaki yapıya düşürdüm yolumu.  Küçük değişiklikler yapmak gerek hayatta. Bazen öğlen yemeği için tercih ettiğiniz mekânı, bazen kalvaltıda yediğiniz zeytini, bazen ise ev - iş - okul arasındaki sokağı.     

Psikopati / Saul Black

Polisiye romanların klişeleriyle dolu, Hollywood filmlerinden aşina olduğumuz "kahretsin", "aman tanrım", "kahrolası" kalıplarının bolca kullanıldığı çevirisiyle mısır patlağı tadı veren bir kitap Psikopati. Saul Black'ten okuduğum ilk ve büyük olasılıkla son eser. Vaktinizi daha iyi eserleri okumak için kullanmanızı öneririm.