Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Bu yazıyı bir dizi yazısının ilki gibi kurguladım. Vakit buldukça dizinin diğer yazılarını da ekleyeceğim. Aklımdaki bölümler şöyle: yayıncılar, dağıtım şirketi, cihaz üreticileri, reklam. Ne yazık ki zamana yayılmış bir dizi olacak. Dizi bittiğinde umarım, ülkemizde, belki bir gün başlayacak, sayısal karasal televizyon yayıncılığı eko sistemini bütün olarak görüp değerlendirmeye yardımcı olacak bir metin ortaya çıkar. 2006 yılı Şubat ayında Çamlıca vericisinde televizyonlardan canlı yayınlanan tören ile sayısal karasal yayının kurdelesi kesilirken standart DVB-T MPEG 2 idi. Köprünün altından sular, teknolojisi dünyasından çok transistörler geçti ve bugüne geldiğimizde, belirlenen yeni standart DVB-T2 ve MPEG 4. Önümüzdeki ay yapılacak uluslararası bir etkinlikteki sunumların birinin başlığı: Sayısal karasal televizyonun geleceği Almanya 2017 DVB-T2 HEVC. Şimdilik sayısal karasal televizyona geçişin 2017'den önce olacağını umarak, DVB-T2 MPEG 4 standardının baki olduğunu varsa...