Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Kayahan, çok sevdiğim pop şarkıcılarının başında gelir. Yazının başlığı onun "sarı saçlarından sen suçlusun" adlı şarkısından. Aşk, sanatçıların gıdası ve görülüyor ki evlilik aşkı öldürüyor. Bu konuda daha fazla yazmayıp konuya geleyim. Malumunuz Digital TV CEE etkinliği için Krakow'dayım. Tarih tekkerürden ibaret midir bilmem ama benim yaşadıklarım birbirine çok benziyor. Yaklaşık bir ay kadar önce 30'lu derecelerdeki İstanbul'dan 10'lu derecelerde Londra'ya gitmiştim. Benzer şekilde 35 derecede bıraktığım Ankara'dan 17 derecedeki Krakow'a geldim. Dışarıda durmayacak gibi yağan yağmur ve sonhabar soğuğu var. Neyse ki etkinliğin düzenlendiği Park Inn by Radisson otelinde konaklamayı seçmiştim. Ulaşım ve ıslanma sorunum yok. Etkinlikle ilgili, daha önce de söylediğim gibi, ayrıntılı yazılar paylaşacağım. Ancak bugün değil. Pre conferance event olarak adlandırılan OTT Special Day'den çıkan sonuç bence net: Content is the KING. Şaka bir yana...