Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Rangers - Fenerbahçe maçı 90 dakika sonu

İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti.  İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı.  Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı.  Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım.  Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar. 

Modigliani, Işığın ve Hüznün Ressamı

Yaşamak mı Yoksa Ölmek mi? adlı oyun için bilet almıştık. Oyunculardan birisinin rahatsızlığı nedeniyle Modigliani'yi izledik. Geçtiğimiz aylarda izlemeyi çok istediğim, bir türlü denk getirip izleyemediğim oyunlardandı Modigliani . İtalyan ressam Modigliani'nin (1884-1920) Paris'te sefalet içinde geçen hayatından bir kesit sunuluyor oyunda. Modigliani'nin çevresi, kendisi gibi değeri sonradan anlaşılan ressamlarla çevrili. İki buçuk saat kadar süren oyunun ilk perdesinde, ressamların hayatının zorlukları, bunaltıcılığı ve çaresizlik, son derece başarılı bir şekilde sergileniyor. Öyle ki izlerken bunalıyor insan. Modigliani rolünde Olcay Kılavuzlu, Modigliani'nin sevgilisi şair Béatrice Hastings rolünde TRT'nin uzun soluklu dizisi Bizim Evin Halleri'nden tanıdığımız Berfu Öngören rollerinin hakkını veriyor. Oyuncuların hepsi başarılıydı aslında, gene de benim en çok beğendiğim Modigliani'nin ressam arkadaşı Maurice Utrillo 'yu oynayan Orhan Özyiği...

Avrupa Artistik Buz Pateni Şampiyonası

Buzda Dans adlı yarışma / şov programı ile birlikte ülkemizde buz patenine ilginin artmış olduğunu varsayarak, TRT 3 'te yayınlanmakta olan Avrupa Artistik Buz Pateni Şampiyonası'nı hatırlatmak isterim. TRT tarafından yıllardır yayınlanan ve ne yazık ki, meraklıları dışında, fazla ilgi çekmeyen buz pateni, ünlü isimlerin yarışmacı ve jüri üyesi olduğu Buzda Dans 'ın izlenme oranlarına bakınca, makus talihini bu yıl kırabilir. Buz dansı ile ilgili oldukça geniş bir arşive sahip, iyi hazırlanmış bir site arıyorsanız Ceyhun Ergüven'in hazırladığı http://www.buzpateni.com sitesini öneririm. Fotograflar ve videolarla zenginleştirilmiş site, bir çok bilgi de içeriyor.

İş, Aşk ve Kadınlara Dair, Seda Kaya Güler

İş hayatında belli konumlara gelmiş, 10 farklı kadının ağzından bulundukları konuma gelene kadar yaşadıkları, mücadeleleri, bulundukları konumdan hayata bakışlarını anlatıyor Seda Kaya Güler . Kadınlar için iş hayatının getirdiği zorlukları anlatmak için ilginç bir tarz seçmiş yazar. Beş bölümden oluşan kitabın her bölümü akademisyenden kafe sahibine, gazeteciden finans sektöründe genel müdüre farklı sektörlerde başarıya ulaşmış toplam 10 karakterin buluştuğu yemeklerde konuştukları şeklinde kurgulanmış. Son buluşma dışındaki dört buluşmada kadınların hepsi bir arada değil. Bölümler, neden iş hayatı, kariyer yapma isteği, kocalar kadına destek mi, köstek mi?, kadın kadının kurdu mu? ve erkekler olarak adlandırılmış. Yazış şekli nedeniyle kolay ve hızlı okunabilen bir kitap. Kimi bölümleri okurken erkeklerin tavrından iğrenirken, kimi bölümlerde böyle düşünen kadınlar olabilir mi demekten kendimi alamadım. Kitapta sorunlar ortaya konuyor, durum tespiti yapılıyor. Yer yer, özellikle a...

Eski bohçadan: Sebzeli Börek tarifi

Malzemeler Acı Biber Salçası, 3 Adet Hazır Yufka, 1 Adet Havuç, 1 Adet Patlıcan, 1 Adet Domates, Biber, Kekik, Kimyon, Tuz, 1 Adet Soğan ve Sarımsak, 1 Adet Yumurtanın Sarısı, Sızma Zeytin Yağı Yapılışı Sebzeleri yıkayıp ince ince doğruyoruz. Patlıcanın acısını almak için tuzlu suya koyup bir süre bekletiyoruz. Sudan çıkardıktan sonra iyice sıkıyoruz. Soğanı ve biberi yağda çeviriyoruz. Havuç ve sarımsağı da karışıma ekliyoruz. Birlikte bir süre daha çeviriyoruz. Ocaktan almaya yakın bir kaşık acı biber salçasını ve domatesi de koyuyoruz. Baharatlardan istediğimiz kadar katıyoruz. Yufkaları üçgen şekilde kesiyoruz. Hazırladığımız malzemeleri yufkanın içine koyup yufkayı dilediğimiz şekilde katlıyoruz. Ben köşesine doğru sarıp, sonra gül şeklini veriyorum. Üzerine yumurtanın sarısını sürüp orta hararetli fırında pişiriyoruz. Afiyet Olsun...

Sayısal Karasal mı Uydu mu?

Sayısal karasal yayıncılık (DVB-T=Digital Video Broadcasting-Terresterial) denemelerinin resmi başlangıcının yapıldığı 3 Şubat 2006'nın yıl dönümüne yaklaşırken, 3 büyük ilimizde (Ankara, İstanbul ve İzmir) deneme yayınları sürerken, TRT dışında havada sinyali olan ikinci bir yayıncının olmayışı düşündürücü. Uydu yayınları ile ilgili yeni girişimler yapan özel yayıncılar, 2014 yılında sonlanması beklenen ve şu an için nüfusun en az yarısının yayınları izlediği analog karasal yayının yerini alacak teknolojiyle ilgilenmiyor oluşunu nasıl yorumlamak gerekli bilemedim. Deneme yayınlarına başlayalı bir yıl olmasına karşın kamuoyunda bilgi eksikliği gözlenmektedir. Sektör içindeki kişilerin bile konu hakkında doğru bilgilere sahip olmadığını üzülerek görüyoruz. Kamuoyunu bilgilendirme konusunda daha planlı çalışmalar yapılmalı. Ne uydu karasal sayısal yayıncılığın rakibi, ne karasal sayısal uydunun. İkisinin kullanım yerleri ve yöntemleri farklı. Sayısal karasal yayın, uydu yayıncığı,...

D-Smart ve TV sektöründeki gelişmeler

Televizyon sektöründe yaşanan gelişmeleri vakit buldukça yazmaya çalışıyorum. Doğan Grubu'nun D-SMART adıyla tanıttığı, platform işletmeciliği olarak adlandırabileceğimiz hizmetine ilişkin ilk ipuçlarını, Hürriyet Gazetesi'ndeki haberi referans göstererek, 3 Haziran 2006'da sayfamda duyurmuştum. Televizyon yayınını uydu üzerinden izleyen, tahmini bir sayıyla 7 milyon civarındaki, haneler için heyecan verici bir gelişme. Ülkemizde televizyon yayınlarını almak için 3 farklı ortamdan söz edilebilir. Bunlar, Karasal yayın (analog ve yakında sayısal) Uydu (sayısal) Kablo (analog ve yakında sayısal) Bu üç ortama ek olarak geniş bant TV (IPTV=Internet Protocol Television) ve mobil TV seçeneklerinin de var olduğunu ancak, ülkemizde şu an için yaygın kullanımda olmadıklarını hatırlatayım. Kimi Avrupa ülkelerinde ve ABD'de, bu ortamlardan yapılan yayınlar mevcut. Yakın tarihlerde ülkemizde de örneklerini göreceğimizi düşünüyorum. Bu arada hemen belirtmekte yarar var, Mobiltürk ...

Güldeste, Uzun Havalardan Seçmeler

Sayfamda çok beğendiğim müzik albümlerine de yer veriyorum zaman zaman. Albümdeki tüm eserleri beğendiğim çok nadir oluyor. Bu nadir durumlardan birisi TRT'nin arşivinden derlediği Güldeste Uzun Havalardan Seçmeler adlı 3 CD'lik albüm. O kadar iyi bir derleme ve o kadar özenli bir çalışmaki şimdiye kadar kime dinlettiysem bir tane hediye etmek durumunda kaldım. Albümde kimler yok ki. Mükerrem Kemertaş'tan Neriman Tüfekçi'ye Nezahat Bayram'dan Turan Engin'e zevkle dinlediğimiz 33 sanatçı, gözlerimi yaşartıyor bu kez söyledikleri 42 dokunaklı türküyle. TRT Müzik Dairesi Başkanlığı Yayını olarak 2005 yılında çıkmış bu arşivlik derlemeyi edinmek için TRT'nin web sayfasındaki adresleri kullanabilirsiniz. TRT'nin diğer yayınlarına ulaşmak için ise kullanabilirsiniz.

Son haftanın en çok okunan 10 yazısı

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Hüküm Gecesi / Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Seneler önce okuduğum Yaban'ı saymazsam Yakup Kadri Karaosmanoğlu'ndan okuduğum ikinci roman oldu Hüküm Gecesi. 1926'da yazılmaya başlanılan eser, 1927'de yayınlanmış. Roman Osmanlı'nın son dönemine tanıklık eden Ahmet Kerim adlı kurgu karakterin gözünden anlatılıyor. İttihat ve Terakki'nin kabinenin içinde yer almadığı hükümet, sopalı seçim, Hürriyet ve İtilâf'ın kurduğu hükümet, Trablusgarp bozgunu, Uşi Anlaşması, Balkan bozgunu, Bab-ı Ali baskını... Anlatılsa roman olur denilen bir dönem, Hüküm Gecesi'nin tarihsel arka planı.  Romanın başkahramanı Ahmet Kerim'in Yakup Kadri'ye benzerliği dikkat çekici. Öyle ki romanın bir yerinde Ahmet Kerim İstanbul'un Sodome ve Gomore'yi andırdığını söylüyor, ki hepimiz Y. Kadri'nin aynı adlı romanını hatırlıyor. Y. Kadri'nin yaşam öyküsüne baktığımda o tarihlerde, tıpkı Ahmet Kerim gibi, gazetelerde çalıştığını okudum. Kurgu karakterler dışında Ali Kemal, Süleyman Nazif, Rıza Tevfik, Ahmet ...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Rangers - Fenerbahçe maçı 90 dakika sonu

İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti.  İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı.  Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı.  Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım.  Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar. 

Dorian Gray'in Portresi / Oscar Wilde

Remzi Kitabevi'nin Ağustos 1968 tarihli ikinci baskısından okudum bu klasik romanı. Dilimize Ferhunde ve Orhan Şaik Gökyay çevirmiş. Günümüzde yapılan çeviriler daha özenli oluyor. Bu baskıda, romanda Fransızca olarak geçen kimi bölümlerin çevirisi yapılmamış. Oysa dip not şeklinde bu ifadelerin Türkçesi verilmeliydi. Dizgiye dair de sorunlar var. Sanırım yeni tarihli baskılarda bu sorunlar giderilmiştir.  Alt metinlerle, göndermelerle dolu bir roman Dorian Gray'in Portresi. Bunları bilmeden, fark etmeden de okunabilir elbette. Yayınlandığı dönem tartışmalara sebep olmuş, kimi bölümleri sansürlenmiş. Yakın tarihli baskıları, "sansürsüz" ibaresiyle okuyucuya sunulmuş.

değişiklik

Sabah uyandığımda bugünün de diğerleri gibi geçeceğini düşünmüştüm. Aynı şeyleri yapıp, aynı saatte aynı yoldan döneceğimi eve. Oysa bu gördüğünüz geçidi kullanıyorum bu kez.  Aslında bir kaç sokak değişikliği tek yaptığım. Kim bilir hangi zamanda yapılmış bu saray kompleksinin kenarındaki yapıya düşürdüm yolumu.  Küçük değişiklikler yapmak gerek hayatta. Bazen öğlen yemeği için tercih ettiğiniz mekânı, bazen kalvaltıda yediğiniz zeytini, bazen ise ev - iş - okul arasındaki sokağı.     

Psikopati / Saul Black

Polisiye romanların klişeleriyle dolu, Hollywood filmlerinden aşina olduğumuz "kahretsin", "aman tanrım", "kahrolası" kalıplarının bolca kullanıldığı çevirisiyle mısır patlağı tadı veren bir kitap Psikopati. Saul Black'ten okuduğum ilk ve büyük olasılıkla son eser. Vaktinizi daha iyi eserleri okumak için kullanmanızı öneririm. 

Rangers - Fenerbahçe maçı devre arası yorumlarım

Blogumda futbola dair yazı sayısı fazla değil. Böylesini ise ilk kez deniyorum. Saat itibariyle 14 Mart 2025'e girdiğimiz bu dakikalarda, İstanbul'da 3-1 kaybettiği maçın rövanşında en az iki farklı galibiyet arayan Fenerbahçe'nin ilk yarısını 1-0 önde bitirdiği maçın devre arasına dair görüşlerimi kayda geçiriyorum. İlk yarıyı tek cümle ile özetlemem gerekirse, iyi oynamasak da golü bulduk, derdim. Rangers'ın oyunun kontrolünü elinde tuttuğu, arada kalemizde tehlikeli pozisyonlara girdiği, bizimse bir türlü organize ataklar geliştiremediğimiz bir ilk yarı izledik.  İkinci yarıda, uzatmalara gitmek için iki farklı galibiyet şart. Başka bir ifade ile, gol yemeden en az bir gol daha bulmalıyız. Talisca ve El Nesri gibi her an skora katkı yapabilecek oyuncuların olduğu Fenerbahçe, bunu başaracaktır.  Maç sonu yorumlarımı da sıcağı sıcağına kaydedeceğim.