Ana içeriğe atla

Kayıtlar

ışık ve gölge

Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı  çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor. 

Tarihimizle Yüzleşmek, Emre Kongar

Emre Kongar 'ı Cumhuriyet gazetesinde yazdığı makaleler ve televizyondaki söyleşileriyle tanıdım. Son dönemlerin en çok satanlar listelerinden inmeyen kitabını okuyalı epey oldu. Ancak kitap ile ilgil düşüncelerimi yeni yazıyorum. Öncelikle fazla okumayan ülkemiz insanına yönelik iyi düşünülmüş bir kitap. Tarih ile ilgili çoğunlukla hatalı bilgilerimiz (ya da ezberlerimizi) sorgulatan bir çalışma. Bu açıdan oldukça yararlı. Fazla derinlemesine inmeden deyim yerindeyse hap haline getirilmiş bilgi içeriyor. Ülkemizde yaşanmış darbelerle ilgili yazarın yorumlarına katılmam olanaklı olmasa bile kendi düşüncesini açıklamak için kullandığı gerekçeler ikna edici. Belki fazla idealist olmam, belki genç olmam, büyük olasılıkla Kongar kadar bilgili olmamam nedeniyle darbelerin hepsine karşıyım.

200

2004 yılının sonlarına doğru başlamıştım yazmaya. 200. yazıyı iki yıl sonra yazmış oluyorum bu yazı ile. Yıl başına 100 yazı 3 güne bir yazı gibi bir istatistik oluşuyor. Ancak, son dönemde yazı sıklığı arttı. Bundan sonra ise hemen hemen her gün yazmaya çalışacağım. Elbette yazacak bir şeyler buldukça / yaptıkça. Ne diyeyim. Kendi kendime gaz verip, hadi yüreğim ha gayret hele sıkı dur hele sabret başını eğme dik tut bu bir rüyaydı farzet diyeyim...

200'e 1 kala Kitap Okuyorum İstiklal Kitabevi

Ülkemizde kitap okuma alışkanlığı gelişmiş değil ne yazık ki. Kendi arkadaşlarımdan biliyorum. Ders kitaplar dışında kitap okumamışlar vardı aralarında. Herkes boş zamanlarında kitap okuduğunu ileri sürse bile, aslında kitap okumaya özel zaman ayırmak gerekiyor. Televizyon karşısında geçirilen süre günde ortalama 4 saat civarında olduğunu düşününce kitap için vaktim yok diyenlere inanasım gelmiyor. Bir diğer mazeret ise kitap fiyatları. Vakitsizlikten daha inandırıcı olsa bile özellikle sigara içiyorsa bunu söyleyenler 4 paket sigara fiyatına istediği kitabı alabileceği ortada. Kitap ile ilgili bu kısa serzenişten sonra geleyim yazının konusuna. Gazetede okumuştum, İstiklal Kitabevi vitrinine tiyatro sanatçısı Yeliz Demir'i koymuş. Sanatçı her akşam gelip vitrinde kitap okuyormuş. Bir süre sonra tiyatro sanatçısı yerine cansız manken koyacaklarmış. İlgiyi arttırsın diye yapılan bir etkinlik. İlgi artmış mı bilemiyorum ancak benim ilgimi çektiler.

200'e 2 kala Kayseri Fotografları

Dün geldiğim Kayseri'den bu gün ayrılacağım. Bu kısa ziyaret sırasında çektiğim bir kaç kare fotografı ve gözlemlerimi paylaşayım istedim. Öncelikle solda gördüğünüz fotografı şehrin merkezinde çektiğimi belirteyim. Kentin göbeğinde kale ve ayakta kalan surları. Kent merkezinde oldukça büyük meydanlar var. Sürmekte olan düzenleme çalışmaları bittiğinde çok daha güzel olacak eminim ki.

200'e 3 kala Alageyik Sokağı Bir Liman mıydı?, Deniz Kavukçuoğlu

Deniz Kavukçuoğlu'ndan okuduğum ikinci anı kitabı Alageyik Sokağı Bir Liman mıydı? Yazardan okuduğum ilk anı kitabı, Sen Vatan Haini misin Baba?, anlatılanların tarih sırasına bakınca sonra okunması gerekiyordu aslında. Anı kitaplarında yaşananlar yazıldığı için ve çoğu kişinin hayatı sıradan olduğu için ilgi çekici olmaz. Ancak, kimi hayatlar vardır anlatsam roman olur derler. Kavukçuoğlu'nun hayatı da öyle bir hayat. Bu ilgi çekici, merak uyandıran yaşam serüveni, Kavukçuoğlu'nun akıcı dili ile birleşince ortaya roman tadında bir anı kitabı çıkmış. Kitabı okurken, özel hayata ilişkin ayrıntılara bu kadar fazla yer verilmese de olur gibi geldi bana. Sadece kişisel görüş bu elbette, yazarın tercihi böyle olmuş, aslında yorum yapmak bile yersiz. Roman tadında okuduğum, yer yer elimden bırakamadığım bir anı kitabı. Ellerine sağlık Deniz Kavukçuoğlu...

200'e 4 kala Trabzonspor-Ossasuna maçı

Futbolla fazla ilgili birisi değilim. Yıllardır, sebebini benim de bilmediğim, Trabzonspor taraftarlığım var. Trabzon'lu değilken Trabzonspor'u tutmak çok anlaşılır olmuyor ama türümün tek örneği sayılmam. Geçen gün Ossasuna ile oynadığımız UEFA kupası maçını izledim. Organize atak yapma konusundaki sıkıntımızın sürmekte olduğunu görünce endişelendim. Endişemde haksız olmadığımı ilk golü yediğimizde anladım. Ossasuna'lı topçulardan birisi 5 dakika içinde 2 sarı kart görüp oyundan atılınca ümitlensem bile, Gökdeniz dışında maçı kazanmak istiyor görünen oyuncumuzun olmadığı gerçeği karşısında beraberliğe razı olmuştum. Taa ki ikinci golü yiyinceye kadar. Göstere göstere gol nasıl atılır sorusunun yanıtı verdi Ossasuna'lı topçular. Bir yerde iyi de oldu belki. Gökdeniz'in golü hareket getirdi takıma. İkinci, yani beraberlik golümüz ise enteresandı. Ankaragücü'nden transferimiz Umut, ceza alanı içinde beklerken korner atıldı. Gökdeniz'in ortasına altı pas dışı...

200'e 5 kala Taxi Cafe, Ankara mekanYorum

Kızılay civarında bir çok kafe, fast food var. Bunlar arasında farklılık yaratabilenler ise azınlıkta. Mediha Eldem sokak ile İçel sokak'ın kesiştiği köşedeki Taxi , farklılık yaratabilenlerden. Bunca yıldır çalışıyor olmasının başka açıklaması olamaz zaten. Hatırlıyorum ilk açılacağı zamanları, dekorasyon için epey uğraş verilmişti. O günler işletmecileri için üzülmüştüm. Bunca emek harcadılar ama tutmaz burası diye düşünerek. Yanıldığımı seneler geçtikçe daha iyi anlıyorum. İyiki de yanılmışım. Hem iyi servis, hem kaliteli yiyecek içecekler hem de ucuz fiyatlar. İşte Taxi kafeyi başarılı kılan üçlü. TAXI Ziya Gökalp Cd. İçel Sokak No:2 KIZILAY- ANKARA tel (0312) 430 73 66