Bir daha arasam, acaba gelmiş midir eve? Gene annesi çıkarsa ne diyeceğim? Konuşmadan kapatsam ayıp, onu sorsam, evladım daha bir saat önce de aramadın mı dese ne cevap vereceğim? Kartta kaç kontür kaldı onu da bilmiyorum. Kartı takınca gösterirdi eskiden, bozulmuş bu galiba, arama başlamadan göremiyorum kaç kontürün kaldığını. Öylece kalakaldım pastanede. Birden hışımla kalkıp gitti. Oysa daha yeni oturmuştuk. Çaylarımızı söyleyip pasta sipariş etmiştik. Çayın gelmesini bile beklemedi. Bu soğukta eve dönmüştür diye düşünüyorum ama kim bilir belki siniri yatışsın diye dolaşıyordur. Ne kadar da aptalım. Öyle pat diye sorunca afalladım. Lafı ağzımda geveledim. Sonra o da kalkıp gitti. Neyse, bir saatten fazla geçti. Bir daha çevireyim numarayı. Belki dönmüştür.
Çevremde bilgisayar almak isteyip danışanlara ilk sorum, bu cihazı neden almak istiyorsunuz, oluyor. Genelde verilen yanıt aynı; internete gireceğim, yazılarımı yazacağım (ofis uygulamaları), çocuk ödevlerini yapacak (oyun oynayacak ve ailesine ödev yapıyorum diyecek). Bu amaçlar için bilgisayarcı ya gidince önerilen sistem çift çekirdekli işlemci, en az 512 MB bellek, 160 GB sabit disk, DVD Double Layer yazıcı ve sair. Oyunu bir kenara bırakırsak temel ihtiyacı karşılamak için önerilen sistemin fiyatının yarısına, hatta bazen dörtte birine alınacak bilgisayar yeterli olacak. Sonuçta satın alınan cihazın buzdolabı, televizyon, çamaşır makinesi gibi dayanıklı tüketim malzemesi sınıfına girmediği, en geç 5-6 yıl sonra değiştirme ihtiyacı ortaya çıkacağı gibi gerçekler, çoğu kez ne yazık ki alıcılardan gizleniyor. Bir çok kez karşıma çıkan bir diğer abukluk ise kopya yazılımlarla hazır sistem satışları oluyor. Elbette yasal olarak suç olan bu durumu hiç kimse yaptığını itiraf etmiyor. An...