Ana içeriğe atla

Kayıtlar

ışık ve gölge

Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı  çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor. 

"Maç Sayısı", Film

Woody Allen'ın yazıp yönettiği ama alışılagelmiş tarzından uzak bir film Maç Sayısı . Konusunu kısaca özetlemek gerekirse İrlandalı eski tenis oyuncusu Londra'nın saygın tenis klüplerinden birinde hocalık yapmaya başlar. Hayatının sonuna kadar bu işi yapmayı düşünmemektedir. Zengin öğrencisinin kız kardeşi kendisine aşık olur. Kızın abisinin (tenis öğrencisi) seksi nişanlısından etkilenir. İşler karışır... Filmde müziğin, operanın, kullanılışı hayranlık uyandıracak cinsten. Sahnelere uygun seçilmiş müzikler etkileyici. İlginç bir final ile sonuçlanan filmi izlemenizi öneririm.

"Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?", film

Gölge oyununun değişmez ikilisinin trajik hikayesi anlatılıyor film de. Osmanlının kuruluş yılları, 1400lü yılların başında Anadolu ve Bursa. Her yere karmaşa hakim. Tarih derslerinde okuduklarımıza pek de benzemeyen bir ortam. Yönetmenin söyleşilerinde anlattığı gibi o dönemim günlük yaşantısıyla ilgili elde çok bilgi yok. Bu nedenle tarih derslerinde okuduklarımız mı doğru filmde gösterilenler mi tartışmasına girmek anlamsız. Doğruyu söyleyenler hiç bir zaman sevilmemiştir. Filmdeki kahramanlar da doğruyu söylemelerinin bedelini hayatlarıyla ödüyorlar. Haluk Bilginer Karagöz rolünde çok başarılı. Beyazıt Öztürk ise kimi yerlerde Beyaz Şov izliyormuşuz hissine kapılmamıza neden oluyor. Ayşen Gruda ve Güven Kıraç rollerinin hakkını veriyorlar. Dekor, müzik ve sayısal efektler, filmin bütçesi düşünüldüğünde, başarılı. Filmi Ankara Kızılay Büyülü Fener sinemasında geçen Cuma günü (17.02.2006) seyrettik. İlk yarının son 20 dakikasında seste problem yaşanmaya başladı. Ara verilince sinemad...

Beatrice'ten Sonra Birinci Yüzyıl, Amin MAALOUF

Uzun zamandır ismini duyduğum, ancak kitaplarının hiç birini okumadığım yazarlardan birisiydi Amin Maalouf. Beatrice'ten sonra birinci yüzyıl isimli roman, yazarın okuduğum ilk eser oldu. Roman, doğacak çocukların cinsiyetlerini belirleyecek bir maddenin bulunması, gelişmiş ülkelerin az gelişmiş ülkelerin nüfus artışını kontrol etmek için bu maddeyi kullanmaları ve kız-erkek sayısında oluşan dengesizliğin yarattığı sorunlar üzerine yazılmış. Akıcı bir dil kullanılmış. Çevirisi de başarılı. Kolay okunuyor. Fırsat buldukça yazarın diğer eserlerini de okumayı düşünüyorum.