Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Trabzonspor

2006 yılından bir anı Yarım asırlık ömrümde kendimi bildim bileli Trabzonspor'u destekledim. Hangi takımı tutuyorsun sorusuna verdiğim yanıtın ardından hemen Trabzon'un neresinden sorusunun gelmesine alıştım. Oysa ne Trabzonluyum ne de üniversiteyi Trabzon'da okudum. Belki renklerine, belki İstanbul takımlarına kafa tutmasına vuruldum. Son üç haftadır üst üste gelen yenilgilerin ardından soranlar oluyor sosyal medyadan, ne düşünüyorsun diye. Kişiye özel mesaj yazmak yerine buraya not düşeyim, daha kalıcı olsun dedim. Öncelikle bir tespit yaparak başlayacağım. Trendyol Süper Lig'de 2023-2024 sezonunda 20 takım yer alıyor.  Fenerbahçe,  Galatasaray,  Beşiktaş,  Kasımpaşa,  Başaksehir, Karagümrük, Pendik ve Istanbulspor yani ligin neredeyse yarısı İstanbul takımı.  Özellikle hafta ortasında da maçların oynandığı yoğun fikstür,  seyahatin etkisini arttıran bir etmen. Ayrıca deplasman sayılan maçları aslında bir kaç mahalle ötedeki statlarda gene kendi tara...

Gölgeler ve Hayaller Şehrinde / Murat Gülsoy

Gülsoy'un Eserlerini Okumakta Geç Kalmışım: "Gölgeler ve Hayaller Şehrinde" Gülsoy'un eserlerini okumakta geç kalmışım. Gölgeler ve Hayaller Şehrinde adlı roman, Can Yayınları tarafından 2014 yılında basılmış. Ben ise Nisan 2022 tarihli 7. baskısını okudum. Birçok açıdan beni çok etkiledi Murat Gülsoy'un romanı. İyi yazılmış eserleri okuyunca, roman taslağımın üzerinde çalışmak zorlaşıyor. İstanbul: Doğu ve Batının Kesişim Noktası İstanbul, doğu ve batının kesişme noktası. Şehirde yaşayanlar da iki kültürün çatışmasıyla hem beslenmiş hem de öğütülmüş. Roman, arka planda ikinci meşrutiyetin ilanı sonrası İstanbul'u anlatırken baba-oğul ilişkisi, doğu-batı çatışması, din-bilim-agostizm ve yaşamın amacı gibi, tek bir doğru yanıtı olmayan sorular üzerinde düşündürüyor. Gerçek ve Kurgu Arasındaki İnce Çizgi Gerçek kişilerle kurmaca karakterler o kadar başarıyla harmanlanmış ki, kurgu zannettiğim karakterin gerçek, gerçek sandığım ismin ise kurgu o...

Kırmızı Azap / Ayfer Tunç

Ayfer Tunç külliyatını okumaya devam ediyorum ve bu sefer romanlarının ardından ilk kez bir öykü kitabı okuma fırsatım oldu: Kırmızı Azap . Farklı senelerde yazılmış dokuz öyküden oluşan bu kitap, her bir öyküsüyle derin bir etki bıraktı. En Sevdiğim Öykü: Kırmızı Azap Kitabın adını taşıyan "Kırmızı Azap" öyküsü, beni en çok etkileyen ve en sevdiğim öykü oldu. Bu öykü, yazılmamış eserlerin potansiyel kahramanlarının, yazarın beyin kıvrımlarındaki macerasını anlatıyor. Ayfer Tunç, öyküde karakter yaratma sürecini ustaca ele almış ve okuyucuya yazarın içsel dünyasına dair derin bir bakış sunmuş. Kederin Hakimiyeti: Karakterlerin Derin Dünyası Kitap boyunca hissettiğim en yoğun duygu, karakterlerin içsel kederleri oldu. Anlattıkları olaylar, yaşadıkları hayal kırıklıkları ve kullanılan dil, her sayfada bu kederi hissettirdi. Tunç’un öykülerindeki dilin gücü, okuyucuyu derinden etkiliyor ve kederin farklı yüzlerini gösteriyor. Kırmızı Azap , 2014 yılında ilk bas...

Osman / Ayfer Tunç

Ayfer Tunç'un Üçlemesinin Sonu: Osman Kapak Kızı ile başlayıp Yeşil Peri Gecesi ile devam eden üçlemenin son kitabı olan Osman 'ı da okudum. Üç kitabı da mahallemizdeki belediye kütüphanesinden ödünç almıştım. İstanbul'un güzelliklerinden bir tanesi de kütüphaneler. Hele kitap fiyatlarının bu kadar yükseldiği günümüzde, okumayı sevenler için vazgeçilmezler. Ayfer Tunç'tan okuduğum dördüncü roman, Osman oldu. Bu, aynı zamanda en kolay okunanıydı. İlk romanın görünmeyen kahramanı, kapak kızı Şebnem'in kocasının hayatını anlatıyor bu kez Ayfer Tunç. 1992 yılında Kapak Kızı yayınlandığında üçleme olacağı belli miydi, merak ettim. Yeşil Peri Gecesi 'nde bu kez adı hiç geçmese de Şebnem'in hikâyesini, onun kendi bakış açısıyla okumuştuk. 2010 yılında ilk baskısını yapan bu kitabın ardından, Osman 'ı okudum. Farklı Anlatıcılar ve Osman'ın Hayatı Osman , farklı anlatıcıların bakış açılarından olayları aktardığı, her anlatıcının özelliklerin...

Yeşil Peri Gecesi / Ayfer Tunç

2024 senesinin tüm dünyaya barış getirmesini diliyorum, ben diledim diye savaşların bitmeyeceğini bilsem de. Ayfer Tunç'tan okuduğum üçüncü roman Yeşil Peri Gecesi . Kapak Kızı adlı roman ile başlayan üçlemenin ikinci kitabı. Kapak Kızı 'nı okumadan Yeşil Peri Gecesi 'ni okursanız, iki roman arasındaki ilginç bağlantıları, ustaca yapılmış göndermeleri fark edememiş olursunuz. Edebi keyif için sırayı bozmamamızı öneririm. Ayfer Tunç külliyatı İstanbul'daki belediye kütüphanelerinde bulunabiliyor, kitap fiyatlarının bu kadar arttığı - gelirlerin düştüğü günümüzde, iyi ki var kütüphaneler. Romanın Yapısı ve Anlatım Tarzı Tek anlatıcı, az diyalog, yavaş tempo ve zaman içerisinde gidip gelmelerle gelişen bir roman. Romanın ilk sayfalarında anladığımız, kahramanın hayatını değiştirecek "son" ve bu sona yol açan tüm ömür, anlatıcının gözünden seriliyor okuyucunun önüne. Tunç'un romanında, temponun yer yer çok düştüğünü düşündüm. Sonra, romanı okuma...

Crea Center Çekmeköy

2023 senesinin son günlerinde gelen bir haber beni fazlasıyla mutlu etti. Yan tarafta ekran görüntüsünü paylaştığım e-posta ile Crea Center Çekmeköy 'ün kullanıcısı olarak kabul edildiğimi öğrendim. 2023 başlarında Kadir Has Üniversitesi çatısı altında kurulmakta olan FabriKHAS merkezinde uzman olarak çalışırken, seneyi Crea Center kullanıcısı olarak tamamlamak, kaderimin ekran endüstrisiyle birlikte çizildiğinin göstergesi belki de.  Crea Center nedir diye soracak olursanız, Çekmeköy Belediyesi'nin web sayfasındaki bilgilerden alıntı yaparak; Kültürel ve Yaratıcı Endüstriler(CCIs) sektörüne hizmet eden insanlar için yapılar ve ağlar kurmak ve geliştirmek, sektörde çalışan kişilere fiziki ortam ve ekipman kullanımı desteği vererek serbest çalışma, ortak çalışma ve yaratıcı düşünme ortamını sağlayarak, bilgi ve teknoloji transferini kolaylaştıran ve Karadeniz Havzasında ve çalışma ağında bulunan yatırımcılar, müşteriler ve diğer disiplinlerdeki insanlarla işbirliği yaparak kü...

bir seneyi daha kapatırken

2004'ten bu yana kesintisiz yazdığım bir blogumun olmasının en iyi yanı, ne zaman ne düşündüğümü dönüp okuyabilmem. Yazdıklarım öz denetimimden geçiyor elbette, sonuçta internette herkese açık bir sitede paylaşıyorum. Gene de anılarımı hatırlatmaya yetiyor. Bu kısa ve gerekli paragraftan sonra gelelim 2023'ün notlarına: 25 senedir çalıştığım TRT'den emekli oldum. TVTechTR.net 'i yeni kurduğum danışmanlık işinin web sayfası olarak konumlandırdım. Dördüncü kez IBC fuarına katıldım. Görüşmeler sonucu beş firmanın Türkiye'de tanıtımı ve iş geliştirmesi konusunda danışmanlık desteği vermeye başladım. "Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi" dizesinin gereğini yaptım. Kendi işinin patronu olmak konusunda bir şeyler yazmak istiyorum ne zamandır. Ancak bir türlü vakit bulamıyorum. Şimdi altı aydır tam zamanlı emeklisin, nasıl vakit bulamıyorsun diyeceksiniz. İşte tam olarak bu nedenle vakit bulamıyorum.  Artık kısmet önümüzdeki günlere. Herkese iyi seneler.

geçen ay en çok okunan 10 yazı

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Yapay zeka, blog yazıları

2004 yılından bu yana devam ediyorum blog yazmaya. Kişisel hayatımda da teknoloji dünyasında da bir çok değişiklik oldu bu süreçte. Zaman zaman ara verdim yazmaya. Blog yazmaya, Türkçe içerikleri çoğaltmak amacıyla başlamıştım. Bugün geldiğimiz noktada ise özgün içerikleri çoğaltmak gibi bir hedef ile devam ediyorum yazmaya.  Bir çok işin yapay zeka araçlarına yaptırıldığı günümüz dünyasında, özgün içerik bulmak zorlaşıyor. İlk başlarda heyecan verici görünen yapay zeka tarafından oluşturulan içerikler, bir noktadan sonra birbirinin kopyası hâline dönüşüyor. Büyük olasılıkla bu sorunu aşacak araçlar da çıkacaktır.  Farklı konularda, yapay tatlardan ari içeriklere ulaşmak isterseniz tek yapmanız gereken SadeceOzgur sayfasına ulaşmak. Bu yazıyla birlikte, bundan sonra yapay zeka destekli hiçbir içeriğin blog sayfamda yer almayacağını duyuruyorum. 

Yaylapınar (Sinekçiler) Köyü Nazilli tatili

Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden.  Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm.  Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara ...

Bozkırdaki Gölgeler (Don Segundo Sombra) / Ricardo Güiraldes

Ricardo Güiraldes, Arjantin edebiyatının önemli isimlerinden birisiymiş. Don Segundo Sombra'yı, Can Yayınları'nın 1983 Ocak tarihli, Siren Tayla ve Vedat Tayyar Erdamar'ın çevirisiyle Bozkırdaki Gölgeler adıyla yayınladığı baskısından okudum. 235 sayfalık romanın sonunda Harriet de Onis'in makalesine yer verilmiş. Genel olarak Arjantin edebiyatı, özel olarak ise Güiraldes ve Son Segundo Sombra'ya dair ilginç bilgiler var makalede.  Romanın konusu Arjantin kırsalında bir gencin yetişkin olma yolundaki serüveni diye özetlenebilir. Kendisine rol model olarak Don Segundo Sombra adlı bir sığır çobanını seçtikten sonra yaşadıkları, düşündükleri ve dönüştüğü karakterini akıcı bir dille kaleme almış Güiraldes. 

Uykusuzluğun nedeni sıcaklar mı?

Başlıktaki soru dışında ne yazabilirim bilmiyorum. 02.20'de uyanık olduğum gece sayısı fazla değil. Kafam yastığa bir karış kaldığında uykuya dalmamla öğünürüm oysa.  Peki bu uykusuzluğun nedeni ne? Mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklık mı? İzlemeyi çoktan bıraktığım ama Google'ın "harika" algoritması nedeniyle maruz kalmaktan kurtulamadığım haberler mi? Yoksa, Yoks, Yok, Yo, Y.

23 Nisan depreminin ardından

1999 yılında yaşanılan büyük depremin üzerinden 26 sene geçmiş. O günden bu güne her sarsıntının ardından konuşanlar ve konuşulanlar neredeyse hiç değişmiyor. İstanbul'un depreme hazır olmadığı, kentsel dönüşümün olması gerektiği kadar hızlı ilerlemediği, toplanma alanlarının yetersizliği gibi bir çok eksiklikten bahsediliyor.  1999 Marmara depreminin üzerinden 26 yıl geçti. Aradan geçen yıllarda şehirler büyüdü, nüfus arttı, teknoloji ilerledi. Ancak her sarsıntının ardından dile getirilen endişeler neredeyse hiç değişmiyor. İstanbul’un olası büyük depreme hazırlıklı olup olmadığı, kentsel dönüşümün yeterince hızlı ilerleyip ilerlemediği ve toplanma alanlarının durumu hâlâ konuşulmaya devam ediyor. Dünkü Deprem ve Kitapçıda Yaşananlar Dünkü depremi kızımla birlikte bir AVM’deki kitapçıda yaşadık. Kahvelerimizi içiyor, etrafımızda 23 Nisan sevincini yaşayan çocukları izliyorduk. Ancak bir anda her şey değişti. Sarsıntı başladığında insanlar hızla dışarı çıkmaya çalıştı. Çocukl...

Boğaz'da erguvanlar

İstanbul’un baharı, erguvanların açmasıyla başlar. Boğaz’ın yamaçlarında, morun en güzel tonlarıyla süzülen bu ağaçlar, kente özgün bir hava katar. Erguvanlar, sadece doğanın değil, şehrin ruhunun da bir parçasıdır. Peki nedir bu erguvan? Erguvan ( Cercis siliquastrum ), Akdeniz iklimine özgü, ilkbaharda mor-pembe çiçekler açan bir ağaçtır. Anadolu'da yüzyıllardır bilinen bu ağaç, hem mitolojik hem de kültürel anlamda derin semboller taşır. İstanbul Boğazı çevresinde doğal olarak yetişen ender türlerden biridir. Erguvanın İstanbul’daki Yeri Erguvan, Bizans’tan Osmanlı’ya kadar pek çok dönemde İstanbul’da zarafetin ve geçiciliğin simgesi olmuştur. Rivayetlere göre Bizanslılar erguvanı imparatorlukla özdeşleştirirken, Osmanlı’da "erguvan cemiyetleri" adı verilen bahar eğlenceleri düzenlenirmiş. Osmanlı döneminde saray mensupları, Boğaz kıyılarındaki yalılarından erguvanların açmasını izler, bu manzarayı şiirlerle ölümsüzleştirirdi. Erguvan Nerelerde Görülür? ...