Ana içeriğe atla

Kayıtlar

yürüyen merdiven

Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu.  Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı.  Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu.  Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı.  Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim.  Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...

Motor (engine) - Sanal Gerçeklik 4/4

Bu yazı ile hem bir dizinin hem de bir etiketin sonuna geliyoruz. 2004 senesinden bu yana devam eden Türkçe dilinde fazla blog yoktur sanırım. Bugüne kadar 368 adet "teknik" etiketli yazı yayınlamışım. Okumakta olduğunu 369. ve şimdilik son teknik yazı.  Belki ileride yeniden teknik yazılar yayınlarım. Bakalım, zaman ne gösterecek.  Bu uzun ama gerekli girişin ardından gelelim sanal gerçeklik konusunun son ve en can alıcı parçasına: yazılım ve donanımı ile "motor"a. Aslında motor denilse de bahsedilen güçlü donanıma ve bir takım özel kartlara sahip bir bilgisayar ve bu bilgisayar üzerinde çalışan yazılım. Arama motoruna "virtual reality engine" yazdığınızda karşınıza çıkan sonuçlar oyun dünyasından oluyor. İşin doğrusu uzun seneler boyunca yayıncılık dünyası ile oyun dünyası arasında bir kopukluk vardı. Yayıncılık dünyası kendisine özel donanımlara sahip sistemler kullanırdı. Bu kopukluğu aşan ilk firma sanırım Zero Density oldu. Unreal Engine adlı bir oyu...

Kamera takip - Sanal Gerçeklik 3/4

Yayıncılık dünyasında "kamera takip" deseniz kimse bir şey anlamaz. Ne yazık ki "camera tracking" ifadesi için kabul görmüş bir Türkçe karşılık henüz yok. Bu durumun sebebi ise henüz ülkemizde sanal stüdyo uygulamalarının fazlaca kullanılmıyor oluşu.  Yazıda bahsettiğim teknolojilerin ayrıntısına girmedim. Bunun yerine, farklı yaklaşımları tercih eden şirketlerin web sayfalarının adreslerini yazının sonuna ekledim. Zero Density firmasının önerdiği sistemin ayrıntısını bulamadım, bu yüzden yazıda bahsetmedim. Yazı için seçtiğim kare, Bayramiç'in bir köyünden. Bence ekrandan ne kadar uzak dursanız sizler için o kadar iyi. Bu teknolojilerin tümünün tek amacı sizleri daha uzun süreler ekran başında tutmak. Bu yazılarla ben de, istemeden de olsa, bu amaca hizmet etmiş oluyorum belki. Neyse, buyurum kamera takibi konusuna... Kamera takibi sanal görüntülerin gerçek görüntülerle birleştirilmesi için olmazsa olmaz bir teknoloji. Yazıya devam etmeden, kamera takibinin sad...

Dokunmadan / Nermin Yıldırım

Okumakta çok geç kaldığım yazarlardan birisi Nermin Yıldırım. Oysa yayınlanmış yedi romanı varmış. Ben Mart 2017 senesinde ilk baskısını yapmış Dokunmadan adlı romanından başladım Nermin Yıldırım külliyatını okumaya. Benim Muhtar Özkaya Kütüphanesi'nden ödünç alıp okuduğum Mart 2017 tarihli altıncı baskıydı. Romanın evdeki kütüphanemizde de olması gerektiğini düşünüp sipariş edince 15. baskısının 2022 tarihli olduğunu gördük.  314 sayfalık çok iyi kurgulanmış bir roman Dokunmak. Roman, ölümcül bir hastalığa yakalandığını öğrenen Adalet isimli genç bir kadının ağzından anlatılıyor. Sadece bir yerde, Adalet'e yazılan bir mektup ile, farklı bir anlatıcı devreye giriyor. Adalet'in tuttuğu, gazete kupürlerinden oluşan günlüğü aracılığıyla dönemin toplumsal olaylarını hatırlatıyor yazar. Gezi olayları, cinsel taciz suçları, Güneydoğu'da yaşanılan dramlar hatırlatılanlar arasında. Kimi romanlarda "tanıtım amaçlı kısa alıntılar dışında" diye bir ibare oluyor. Böylesi ...

Yeşili silmek - Sanal Gerçeklik 2/4

Y azının başlığı çok hoşuma gitmese de konuyu açıklaması bakımından iyi olduğunu düşünerek değiştirmedim. Yoksa gerçek hayatta yeşili çoğaltmak şart. Sanal gerçeklik ile ilgili bir yazı dizisi hazırladığımı duyurduktan sonra çevremdeki arkadaşlarımın bir önerisi oldu. Bana da mantıklı gelen öneri şöyle: Yazıları soru - yanıt şeklinde hazırla ve soruları konuyu hiç bilmeyenler sormuş gibi düzenle. Aşağıda okuyacağınız bölüm, İngilizce adıyla "croma keying" ya da kısaca "keying" Türkçe'de "kiyleme" diye okunuyor, yeşili silme diye çevirebiliriz, ile ilgili. Yazı dizisinin bir sonraki bölümü kamera takip (camera tracking) ve son bölüm ise sanal gerçeklik motoru (bilgisayar yazılımı) Girişi daha fazla uzatmadan buyurun Yeşili Silmek yazısına: Neden yeşil ve silince ne oluyor? Aslında bu teknoloji ilk ortaya çıktığında silinen renk maviydi. İnsan teninde mavi ve yeşil tonlar az bulunduğu için silmek için uygun olduğu düşünülmüş. Sizlerin de tahmin edebilece...

Ankaragücü - Trabzonspor maçının ardından

Takımın, Bakasetas ve Trezegeut olmadan gol yollarında ne yapabileceğini merak ediyordum. Ankaragücü maçı sayesinde merakımı giderdim. Sahaya sürülen 11 ile pek bir şey yapamıyormuş. Dünkü rakibimiz maça iyi hazırlanmış. Oyuncular ikili mücadelelerde güçlüydü. Yusuf Yazıcı'nın yakaladığı bir kontratak pozisyonu dışında heyecan veren, gol olmayınca, böyle de vurulur mu diyebileceğimiz tek bir an hatırlamıyorum. Pozisyon olmadan golün olabilmesi ise mucizeye kalıyor. Geçen seneye göre kadroda yaşanılan değişiklikler, böylesi rakiplerle dolu bir ligde kafaya oynamaya olanak tanımıyor. Trabzonspor'u senelerdir tutan ve takım hakkında düzenli yazmaya yeni başlayan birisi olarak bu yılı kupalar yılı olarak görmek gerektiğini düşünüyorum. Lig maçlarına önümüzdeki sezonların Trabzonspor'unu oluşturacak, Trabzon'un kendi yetiştirdiği gençlerin ağırlıkta olduğu bir 11 ile  çıkılmasını öneriyorum.  Belki bu sene ligde şampiyon olamayacağız ancak eğer gençleri kazanırsak, Trabzonsp...

Sanal Gerçeklik - Virtual Reality - VR

Geçenlerde bir e-posta geldi. E-postayı gönderen kişi, senelerdir blogumu ilgiyle takip ettiğini, özellikle teknik etiketli yazılarımı çok sevdiğini, kimi konuları benim sayemde öğrendiğini anlatmış uzun uzun. Meslek lisesinde okurken kimi ödevlerini de blogumdaki yazılardan yararlanarak hazırlamış, söylediğine göre. Ancak son dönemlerde teknik etiketli yazıların çok azaldığını gözlemlediğini yazıp eklemiş, neden?? Hem sevgili okurumu bir nebze olsun sevindirmek hem de yazının başlığında yer alan Sanal Gerçeklik konusundaki kafa karışıklıklarını gidermek adına bir dizi yazı yayınlamaya karar verdim. Blogun düzenli takipçileri ve beni özel hayatta tanıyanlar zaten biliyor, 25 senedir yayıncılık sektöründe çalışan bir yüksek mühendisim. Sektörde bunca deneyime sahibim gene de yeni öğrendiğim, öğrenmeye gayret ettiğim konular oluyor. Sanal gerçeklik de bunlardan birisi.  Bu yazı dizisi boyunca okuyacağınız sanal gerçeklik, yayıncılık dünyasında kullanılanı. Bir de "consumer electroni...

Trabzonspor - Konyaspor maçı

İlk otuz dakikada 2 - 0 gibi rahat bir skor bulmuşken maçı berabere bitirmek, 26000 seyirciye karşın maçı kazanamamak, muhtemelen lider ile arada puan farkı 7'ye çıkacak... Trabzonspor'da işler pek iyi gitmiyor. Geçen sezon şampiyon olan takımı bozduktan sonra yeni gelenlerin katkısının yok denecek düzeyde olması, bence sorunun en önemli sebebi.  Teknik direktörü suçlayanlar var. Dün 2 - 0'dan sonra zamanında oyuna müdahale etse sonuç farklı olur diyenler de var. Ben farklı düşünüyorum. Elindeki kadroyla yapabilecekleri sınırlı.  Konyaspor'un mücadelesini ayakta alkışlıyorum. Gerek kaleci gerek sağ ve sol açıklar çok başarılıydı. Takımın başındaki İlhan Hoca'nın zamanında yaptığı değişiklikler ile oyunun kaderini değiştirdiği bir gerçek.  Artık önümüzdeki maçlara bakmamız gerekiyor. Haftaya Ankaragücü deplasmanı ve ardından dünya kupası arası...