Ana içeriğe atla

Kayıtlar

yürüyen merdiven

Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu.  Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı.  Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu.  Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı.  Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim.  Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...

instagram üzerine uçuşan fikirler

efekt yok, gözlük gerçek... Sosyal medya hesapları üzerine bir kaç yazı yayınladım. Facebook, Instagram ve Twitter hesaplarımı ara ara açıp kapatan birisi olarak Instagram üzerine uçuşan fikirlerimi sizlerle paylaşayım istedim. Geçen seneydi sanırım, aklıma gelen her şeyi çekip yayınladığım bir Instagram hesabım vardı. Onlarca kişiyi takip edip onlarca kişi tarafından takip ediliyordum bu hesap üzerinden. Sonra, bir akşam üzeri hesapta kimi fotografların gereksiz olduğunu düşünüp onları silmek istemem ile başladı her şey. Baktım sil sil bitmiyor bu "kimi fotograflar" tüm hesabı sildim :) Bu sene sonuna doğru yeniden, sil baştan açtım Instagram hesabımı. Bu kez daha sistematik davranmaya çalışıyorum fotograf paylaşırken. Hergünebirkitap diye bir etiket var mesela, paylaştığım çoğu fotograf bu etikete sahip ve blogdaki kitap etiketli yazıların biri ile bağlantılı.  Bu kez yapmaya özen gösterdiğim bir diğer konu ise hiçbir hesabı takip etmemek. Fotograflarını beğendi...

Kadınsız Erkekler / Haruki Murakami

1Q84 adlı roman, Murakami'den okuduğum ilk eserdi. Ancak Murakami tutkumu başlatan Koşmasaydım Yazamazdım adıyla çevrilen anı-deneme tarzındaki kitabı oldu. İlk iş kütüphanede ödünç alınabilir durumdaki iki roman ve bir öykü kitabını edindim. Ardından, okuyucu üzerindeki Kadınsız Erkekler'i, bir AVM'deki kitabevinden satın aldım.  Neredeyse tek oturuşta bitti  7 öyküden ve 219 sayfadan oluşan Kadınsız Erkekler. Murakami'nin kitaplarını Türkçe'de Doğan Kitap yayınlıyor. Kadınsız Erkekler'in yayın tarihi 2014. Türkçe'ye Japonca'dan Ali Volkan Erdemir çevirmiş. Oldukça özenli bir çeviri yapmış Erdemir. Gerekli tüm yerlerde dipnotlara eklediği açıklamalar ile aydınlatıcı bilgiler sunmuş. Türkçe ilk baskısı Ocak 2016 tarihli. Benim okuduğum ise Mart 2019 tarihli 22. baskı. Her baskının 2000 adet olduğu bilgisi verilmiş kapak içinde.  Gelelim öykülere ve Murakami'nin diline. Aslında eserin adı, ki 7. öykünün de adı aynı zamanda, neden bahsedeceği...

Çağrısız Hayalim / Kaan Arslanoğlu

Çağrısız Hayalim, Kaan Arslanoğlu'nun en beğendiğim romanı. Haziran 2006 tarihinde İthaki yayınlarından çıkan ilk baskısını yeniden okudum. 180 sayfalık roman Lermontov'un dizeleri ile başlıyor. 1999 yılında  İntihar - Zamanımızın Bir Kahramanı adlı romanıyla, Lermontov'un tek romanına gönderme yapan Arslanoğlu'nun Çağrısız Hayalim'in bölüm aralarında Lermontov şiirlerine yer vermesi şaşırtıcı değil elbette.  Romanın konusunu merak edenler için tek cümle yazıp, romanın bende bıraktıklarına dair notlarımı paylaşacağım: Roman, ülkemiz tarihinin bir döneminin insanlar üzerinde bıraktığı izler üzerine.  Anlatıcının sürekli değiştiği, bölümler arasında zamanın geçişinin hızlandığı bir kurgusu var Çağrısız Hayalim'in. Bu yüzden dikkatli okumak gerekiyor. Karakter ve sayfa sayısı fazla değil. Ancak ara vermeden okumak gerek gene de. Zaten ilk bir kaç bölüm sonrası elden bırakmak pek olası değil.  2006 senesinde yayınlanan romanda, Arslanoğlu'nun yakın zam...

bir kez daha EEMKON, tebrikler EMO

Geçen haftasonu, 2015'ten sonra ikinci kez Elektrik Elektronik Mühendisliği Kongresi'ne (EEMKON) katıldım. 2015 yılında bir blog yazarı olarak sayısal karasal radyo televizyon üzerine görüşlerimi paylaşmıştım. Bu kez EMO Bilgi İletişim Teknolojileri Komisyonu üyesi olarak Yeni Nesil Yayıncılık başlıklı bir oturumun yöneticiliğini yaptım. EEMKON , 2015 yılından itibaren 2 yılda bir düzenlenen oldukça kapsamlı bir etkinlik. EEMKON 2019, daha öncekilerle kıyaslandığında daha kapsamlı geldi bana.  Arkadaşlarımı meslek odalarına üye olmaya çağırdığımda, oda benim için ne yaptı / ne yapıyor şikayeti ile karşılaşıyorum. Oysa meslek odaları, üyelerinin katkıları kadar güçlü olabilen yapılar. Profesyonel kadroları son derece sınırlı sayıda oluyor. Siz mesleki birikiminizi oda aracılığı ile meslektaşlarınız ile paylaştığınız ölçüde odanın o konudaki yetkinliği artıyor. Kendi meslek alanımızdan örnek verirsem, elektrik - asansör - topraklama - enerji üretim ve dağıtımı konularında s...

Koşmak, belli bir yaştan sonra, pek doğru değilmiş

Eklemlerin ne kadar önemli olduğunu, başlarına bir iş geldiğinde anlıyor insan. Geçenlerde yazdığım Koşu notları - 6 başlıklı yazının ardından, aslında yazıda da bahsettiğim diz ağrısı, topallatacak kadar artınca soluğu ortopedi uzmanında aldım. Neyse ki verilmiş sadakam varmış. Eklem zorlanması sonucu geçici bir ağrı olduğunu düşündü Hoca. Nitekim önce topallama geçti, ardından merdiven inebilmeye başladım. Bu durumun oluşmasına yol açan sebep belliydi. Hocanın söylediğine göre diz ekleminin sevmedikleri koşmak, merdiven inip - çıkmak, çömelmek ve hareketsiz kalmakmış. Sevdikleri ise, kilo fazla değilse, yürümek ve her kilo için yüzmekmiş. Kilo verme projesinin akıbetini 8. yazıda bıraksam bile gerek koşmanın gerekse epeyce az yemenin neticesinde, yürümek, benim için de uygun bir etkinlik artık :) Neyse, bu yazının ana fikri: etrafınızı dinleyin . Eşiniz dostunuz sizi bir konuda uyarıyorsa, hatta çevrenizdeki herkes aynı uyarıyı yapıyorsa büyük olasılıkla yanlış yapıyorsunuz...

Yeni Nesil Yayıncılık Sorunlar Çözümler paneli

Bu haftasonu, cumartesi sabahı 10 - 11.15 arasında sizleri Harbiye Askeri Müzesi'ne bekliyorum. Elektrik Mühendisleri Odası etkinliğinde Yeni Nesil Yayıncılık, Sorunlar - Çözümler başlıklı panelin oturum başkanlığını yapacağım.  Dört değerli konuşmacımız olacak panelde. Merdan Yanardağ, Bora Güngören, Ali Kızıl ve Halil İbrahim Törer. İsimleri, konuşma sırasına göre yazdım. Ali Kızıl ve Bora Güngören işin teknoloji tarafına dair çok ilginç sunumlar yapacak. Merdan Yanardağ bir yayıncı gözüyle yeni nesil yayıncılığı değerlendirecek, Halil İbrahim Törer ise sektörün önemli STK'larından RATEM'i temsilen görüşlerini paylaşacak.  Yayıncılık alanında 21 senedir çalışan bendeniz ise kısaca bir kaç veri sunup sözü panelistlere bırakacağım. Bir cumartesi sabahında salondan soru alabilirsek, sunumların ardından soru-yanıta geçeceğiz. Aksi durumda değerli panelistlere soruları ben yönelteceğim.  Büyük olasılıkla video kaydı yapılır etkinlikte. Katılamayacak olanlar için, bu...

koşu notları - 6

Zor oldu bu kez, itiraf ediyorum. Başlığa bakıp, ilk beş not nerede diye soracak olursanız diye hemen açıklayayım: Her koşunun notunu yayınlamıyorum, bu yüzden ilk beş koşuma dair bir not yok ortada. Ancak, eğer koşmaya devam edersem, arada bu notlara yenileri ekleneceği için 6'dan başladım. Yani, uzun lafın kısası, yazının yanındaki sayı, toplam koşu adedini göstermektedir. Bu uzun ve kesinlikle gerekli girişin ardından hemen devam edeyim neden zor olduğunu açıklayarak. Nefes ve kalp ritmi istediğim seviyeye geldi diye düşünüyorum. Henüz istediğim düzeye gelmeyen ise dizlerim. Okuduklarımdan anladığım kadarıyla dizi destekleyen ve normal koşullarda gücü sınırlı bir grup yapının koşu esnasında maruz kaldığı kuvvet ile gelişmesi gerekiyor. Bu gelişme sürecinde, haliyle bir takım ağrılar ortaya çıkabiliyor.  Bugünkü koşunun ilk 6 km'sinde hafif hissettiğim ağrılar, ikinci 5 km'de, kayboldu. Böyle olunca, daha önceki 5 koşuda olduğu gibi, sona doğru gittikçe artan bi...