Ana içeriğe atla

Kayıtlar

yürüyen merdiven

Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu.  Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı.  Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu.  Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı.  Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim.  Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...

özel okullar üzerine uçuşan fikirler

Dizi/etiket olma yolunda emin adımlarla ilerliyor "uçuşan fikirler" başlıklı yazılarım. Sayısal radyo ve sayısal televizyon ile başlayan seri, "özel okul" ile sürüyor.  Öncelikle, eğitim/sağlık/adalet ve güvenlik alanında hizmetin devlet ve sadece devlet tarafından üretilmesi gerektiğine inandığımı yazarak başlayayım. Bu dört alanda aldığınız hizmetin kalitesi sizin ödemeye hazır/râzı olduğunuz bedelden bağımsız olması gerekiyor bence. Daha fazla para ödeyerek daha kaliteli bir elbise almak isteyebilirsiniz, ki bu sizin tercihinizdir, ancak daha fazla paranız yok diye ultrason çektirmek için altı ay beklemek zorunda olmak kabul edilemez. Aynı durum eğitim, adalet ve güvenlik için de geçerlidir. Bu tespiti yaptıktan sonra yaşadığımız hayatın dayattıkları üzerinden devam edebiliriz.  Herkes çocuğunun iyi eğitim almasını ister. Bu " iyi "nin ne olduğu ise kişiden kişiye değişiyor. Ülkemizde bu iyi'nin karşılığı, üniversite giriş sınavında çocuklar...

Sayısal karasal televizyon üzerine uçuşan fikirler

Sapanca, 2019 Teknolojinin gelişmesine paralel olarak, her sektörde, büyüklü küçüklü dönüşümler meydana geliyor. Televizyon yayınlarının dağıtımı da teknolojik gelişmelerden nasibini aldı. Ülkemizde televizyon yayınlarına ulaşım için kullanılan ortam, %90 civarında pay ile, uydu. Kablo TV şebekesi ve IP'nin payı ise kabaca %10. Uydu şebekesine bu kadar bağımlı olmanın doğurabileceği sakıncaları yaşayarak gördük. Yayınların verici istasyonlarına fiber kablolar kullanılarak iletildiği bir sayısal karasal televizyon yayını şebekesi, uydu bağımlılığı sorununu ve ülkemizin yayın güvenliği sorununu çözecektir.  Lale Butik Otel / Sapanca Yazının devamını okumadan önce sayısal karasal televizyon nedir sorusunun en anlaşılır dille yanıtını vermeye çalıştığım iki yazımı okumanızı öneririm: Bir kez daha nedir bu sayısal karasal televizyon (2016) Bir kez daha sayısal karasal televizyon (2018) Sayısal karasal televizyon yayınının epey ayrıntılı bir geçmişi var ülkemizde. DVB-T ...

2019 hedefleri - ilk ay durum değerlendirmesi

2019 yılında yapmayı umduklarımı bir yazı ile ilan etmiştim. Benim neler yapmak istediğim kimi neden ilgilendirsin diye düşünmeden yaptığım bu paylaşımın devamını getirmek gerekir :) O zaman ilk ay değerlendirmesine buyurun: Yeni kitap satın almadım. Birisi kütüphaneden olmak üzere 6 kitap okudum. Bu 6 kitabın 4 tanesi uzun süredir evde duruyordu. Sporu daha ciddi yapıyorum. Özellikle uzun yürüyüşler ve yeni başladığım Tai Chi. Tai Chi üzerine ayrı bir yazı yayınlayacağım. Teknik etiketli yazılar henüz istediğim düzeyde değil. Ancak bu konuda çalışmaya devam ediyorum. Eski alfabe öğrenme isteğim sürüyor. Henüz bir girişimde bulunmadım.

Osmanlı'dan Milli Mücadele'ye Seçilmiş Mülakatlar / Sabahattin Özel - Işıl Çakan Hacıibrahimoğlu

İş Bankası Kültür Yayınları'nca basılan, yakın tarihimize dair bir çok eser okudum. Özel ve Çakan Hacıibrahimoğlu'nun çalışması, türü bakımından en sıradışı olanlarından. Anı kitapları, anı sahibinin olayların üzerinden bir süre geçtikten sonra kaleme aldığı metinler. İncelemeler ise olayların tümü yaşandıktan sonra, deyim yerindeyse filmin sonunu gördükten sonra, yaşanılanlar üzerine yapılan araştırmalara dayanıyor. Osmanlı'dan Milli Mücadele'ye Seçilmiş Mülakatlar ise yirminci yüzyılın başında, gazetelere verilmiş söyleşilerden oluşuyor. Dönemin kimi ayrıntıları tarih derslerinde anlatılmıyor ne yazık ki. Örneğin 23 Nisan 1920'de Ankara'da Millet Meclisi kurulduğunda, Mustafa Kemal Paşa, son Osmanlı Meclisi'nin Erzurum mebusu. Gerçi Meclis, İngiliz baskını sonrası 18 Mart 1920'de tatile girme kararı almış ve M.Kemal, Erzurum'u temsilen seçildiği bu son meclise hiç katılamamış. Başka örnekler de verebilirim, tarih derslerinde bizlere anlatılmaya...

İngilizce'nin ardından bu kez Fransızca blog ile karşınızdayım

Malum 2004 senesinden bu yana SadeceOzgur adıyla blog yazıyorum. 27 Mart 2013 tarihinde aşağıdaki paragraf ile TVTechTR macerasını başlatmıştım.  First of all I would like to mention that you can be sure that what you read in this blog is not copied from somewhere else. They are personally written by me. I am working as an R & D Engineer in Turkey. After graduated from electrical & electronics engineering department in 1995 I am working in television industry since 1998. TVTechTR , İngilizce olarak yazmaya devam ettiğim blogum. Sadece radyo ve televizyon teknolojileri konusunda yazılar yayınlıyorum. Blogu kurarken yurtdışı etkinliklerine blog yazarı olarak katılabilmek tek hedefimdi. 2015 ve 2018 senelerinde IBC fuarlarına basın akreditasyonu ile katıldım. 2019 için konuşmacı olmam yönünde davet alsam bile bütçemin denkleşmesi zaman alacağı için bu yıl böyle bir plan yapamayacağım.  Bu kez bambaşka bir motivasyon ile Fransızca yazacağım radyo ve televizyon tek...

yayıncılık - bilgi teknolojileri

Ne iş olsa yapmaya hazır olmak yerine bir konunun uzmanı olmak her zaman daha iyidir. Ancak ikincisini, günümüzde çoğunlukla, iş dışı zamanlarda gene çoğunlukla, kendi cebinden para harcayarak yapmak zorunda kalıyoruz. Bu durumun nedenleri ve sonuçları ayrı yazıların konusu, bu yazıda, yayıncılık dünyası ve bilgi teknolojilerinin "yakınsaması" üzerine bir kaç şey yazmak istedim. Bilgi teknolojileri ( I nformation T echnology:IT), işlerin daha kolay ve daha hızlı yapılmasına olanak sağlayan çözümler üreterek bir çok sektörü dönüştürdü. Daktilograf diye bir kadro vardı bir zamanlar meselâ. IT çözümleri, yayıncılık dünyasında da bir çok alanda uzun senelerdir kullanılıyor. Kurgu setlerinde, kayıt ve kaydın gösterimi için kullanılan cihazlarda, kameralarda, ses ve görüntünün taşınmasında, aktarılmasında... Bu kadar fazla alanda IT cihazlarının kullanılması, senelerce yayıncılık için özel üretilmiş cihazlarla çalışmaya alışmış teknik personelin IT "jargon"unun öğr...

Yayıncılık dünyasında "ses" değişecek: Next Generation Audio (NGA)

Okumayı, araştırmayı ve yazmayı seven birisiyim. 20 seneden uzun süredir çalıştığım yayıncılık dünyasının video (görüntü) tarafında bir çok yeniliğe tanıklık ettim. Standart tanımlamalı (SD) yayınlardan yüksek tanımlamalı (HD) ve son olarak ultra yüksek tanımlamalı (UHD-4K) görüntüler ilk akla gelenler. Ses ise temelde fazla değişmedi. Mono - stereo, ben sektöre girmeden var olan teknolojik yenilik. Sıkıştırma teknikleri gelişse de sesin ele alınışına farklı bir yaklaşım, 5+1 - 7+ 1, 10+1 - 22+2'leri saymazsak, yaşanmadı denilebilir. İşte bu durum Next Generation Audio ile birlikte değişecek gibi görünüyor. Next Generation Audio (NGA) nedir? Kısaca tanımlamak gerekirse NGA öncesi dünyada sesin son hali, yapım esnasında, yapımcı tarafından veriliyor. Farklı kaynaklardan gelen sesler, bir ses karıştırıcısından (audio mixer) geçirilerek tek ses (peki stereo için sağ ve sol sesler, 5+1 - 7+1, vb için farklı hoparlörden farklı sesler) halinde yayınlanıyordu. Alıcı tarafta izleyic...