Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Az sayıda salonda vizyona giren, çok kişinin izlemesini dilediğim filmin adı: İşe Yarar Bir Şey . Barış Bıçakçı ve Pelin Esmer'in senaryosunu yazdığı filmi Pelin Esmer yönetmiş. Leyla (Başak Köklükaya) ile Canan'ın (Öykü Karayel) tren yolculuğuyla başlayan filmin, hayatının ortalarında olanlara, mesela lise mezuniyetinin üzerinden 25 yıl geçmişlere, anlattığı çok şey var. http://iseyararbirseyfilm.com/basin/ bağlantısından alıntı Bol diyalog, az hareket ile geçse bile izleyicisini sıkmayan, temposunu yitirmeyen bir film yapmış yönetmen. Kurgusu sağlam, müzik (çello) etkileyici. Trende geçen sahnelerde camdaki yansıma ile camdan görünenin eşanlı çekimini çok beğendim. Görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki'yi tebrik ederim. Benim sözle anlatmaya çalıştığımın bir örneğini yukarıdaki fotografta görebilirsiniz. Diyaloglar, şiir okuma, bir şeyler yazma isteği uyandırdı. Uzun süre sonra, bloga ekleme yapmamın nedeni de bu istek. Yazının başında da dediğim gibi, az say...