Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Ankara'da DVB-T2 modülasyonu ile 4K yayın denemelerinin başlaması , akıllara yeniden sayısal karasal televizyon tartışmalarını getirdi. Son dönemde, blogda konu ile ilgili bir kaç yazı yayınladım. Bu kez, Eurobarometer adlı rapor dizinden Mayıs 2016 tarihli E-Communications and the Digital Single Market başlıklı raporda yer alan iki istatistiği değerlendirmek istedim. Eurobarometer raporlarını blogda daha önce de konu etmiştim . Televizyon yayınlarına erişim ile ilgili sayılar çok dikkat çekiciydi. Mayıs 2016'da yayınlanan ve 2015 verilerini içeren raporda , TV yayınlarına erişim ile ilgili oranlar ise daha da ilginç. Malum, bilgi sahibi olmadan ahkam kesmek ülkemizin geleneksel sporları arasında yer alır. Televizyon yayıncılığı, hele bu yayınların iletimi gibi, özel bilgi gerektiren bir konuda bile ahkam kesenlerden geçilmez. Sayısal karasal bitti, Avrupa'da kimse izlemiyor onu diyenlere eminim sizler de rastlamışsınızdır. Oysa rakamlar öyle söylemiyor. Aşağıdaki gr...