Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Blog sayfamda albümlerle ilgili yazdığım yazı yok denecek kadar azdır. Müzik dinlemediğimden, albüm satın almadığımdan değil bu durumun nedeni. Okuduklarım farklı türlerde olduğu için, onlarla ilgili yazmak kişisel tercihlerimi pek belli etmez diye düşündüm. Ancak müzik öyle değil. Neyse, bu aralar aldığım dört albümle ilgili yazmasam olmazdı. Şebnem Ferah'ın, en azından benim tarafımdan, uzun süredir beklenen yeni albümü OD ismiyle çıktı. Cem Karaca'nın Nazım Hikmet'in şiirinden bestelediği Çok Yorgunum en beğendiğim şarkı oldu. Vatan hasretinin iliklerinize işlediği şiire Şebnem Ferah'ın sesi çok yakışmış. Albümdeki bu şarkı dışındakilerin söz ve müziği Ferah'a ait. Grup Kızılırmak ile tanıdığım, bir kaç kez konserinde canlı dinleme şansını yakaladığım İlkay Akkaya'nın müzikte 25. yılını kutladığı UMUT adlı albüm, çok etkileyici. Türkülere farklı düzenlemeler getiren, batı sazlarıyla anadolu sazları buluşturan şarkılar da seslendiren Akkaya'nın duru...