Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Paradigma Yayıncılık, Oğullar ve Babaları adlı bir kitap çıkartmış Haziran 2010'da. Editörlerin önsözünden öğrendiğime göre kitap yayınlandıktan sonra kadın okuyucular, bence haklı olarak, "kızlar babalarını daha iyi anlatır, neden kızlara da babalarını yazdırmıyorsunuz" eleştirilerini iletmişler. Haziran 2011'de yayınlanan Kızlar ve Babaları'nı, okumam gerektiğine karar vermiştim. Okurken iki(z) kızım birgün beni anlatmaya kalksalar neler yazarlar diye düşündüm. Farklı yaşlarda, farklı eğitimlerde, farklı hayat görüşlerinde ve hatta farklı etnik köklerden 56 kadının babalarıyla ilgili yazdığı farklı uzunluklarda toplam 445 sayfa öyle kısa zamanda okunmuyor. Her yazı ayrı bir hayatı anlatıyor. Her hayat, okuyanı farklı yerlere götürüyor. Eski bakanlardan Meral Akşener ve besteci Anjelika Akbar'ın da aralarında olduğu 56 kadının kimilerini yazılarından (Nazlı Eray, Feyza Hepçilingirler, Sevin Okyay, Işıl Özgentürk, Nevval Sevindi) kimilerini televizyon pr...