Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Kitabın kapağında bir de ÇOK GİZLİ damgası var. Çok gizli damgasıyla birleşince gizli, hem de çok gizli bir operasyonun ayrıntılarını okuyup, "şoke" olacağınızı zannediyorsunuz haliyle. Oray Eğin, Akşam gazetesinde köşe yazarı. Yazılarını zaman zaman okuyorum. Kitabını alıp almama konusunda epey kararsızlık geçirdikten sonra medya, imha kelimelerinin etkisiyle aldım ve okudum. Son sözü baştan yazayım: dedikodu okumayı severseniz alın okuyun. Yoksa ciddi bir zaman kaybı. Kendi adıma ben dedikoduları, özellikle yazılı / görsel basındaki dedikoduları okumayı severim. Bu nedenle kitabı aldığıma da okuduğuma da pişman değilim. Bölümlerden oluşan kitap, konu bütünlüğünü de koruyamamış. Adına bakınca, düzenlenmiş bir operasyondan bahsedileceğini zannetmek doğal. Ancak kitapta basındaki türbanlı yazarlardan, Hasan Cemal'in Cumhuriyet gazetesindeki genel yayın yönetmenliği dönemlerine, Taraf gazetesinin kuruluşundan TRT'de kimin program yaptığına uzanan konular yer almış. Eğin...