Senenin son gününde, yabancı bir şehirde kayboldum. Navigasyonlu dünyada kaybolmak mümkün mü diye sormayın. Nereye gideceğini, nerede olduğunu bilmemek diye tanımlıyorum kaybolmayı. Ben de böylesi bir ruh halindeyim. Kaybetmeden bulmak mümkün mü? Belki de bu yüzden kaybolmak istedim, yeniden bulabilmek için. Neyi diye sormayın. Bilsem kaybetmezdim zaten. Aramadan bulamayacağım için geldim belki bu yabancı şehre. Şehir yabancı da olsa dünya aynı. Binalar ve insanları ilk kez görsem bile hayatın akışı aynı. İnsanlar sabahları işe akşamları eve koşturuyor. Belki onlar da arıyor, kaybettiklerini. Belki onlar da kaybolmuşlar ve farkında bile değiller kaybolduklarının.
Bebeklerimiz süt içmeye başlayınca keçi sütü diye bir şeyin varlığından haberdar olduk. Kay adlı daha önce duymadığımız bir markanın uzun ömürlü keçi sütünü gördük marketlerde. Yarım yağlı olarak satılan uzun ömürlü Kay keçi sütünü kızlar severek içiyorlar. Geçenlerde Erzincan Mandra'da günlük keçi sütü satılmaya başladığını görünce sevindik. Hem günlük olması hem cam şişede satılması hem de üreticisinin yıllardır bildiğimiz A.O.Ç. olması mutlu etti bizleri. Şimdilik tek sorun üretimin kısıtlı olması nedeniyle günlük keçi sütünün A.O.Ç. satış mağazaları dışında bulunmasının zorluğu. Bizim için büyük sıkıntı değil. İşe giderken yol üzeri yapabiliyorum çiftliğin satış mağzasını. Umarım yakında yaygınlaşır ve bulunması kolaylaşır. Ankara'daki A.O.Ç. Satış Mağzasının telefonunu vereyim: (312) 211 03 80