Ana içeriğe atla

Kayıtlar

yürüyen merdiven

Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu.  Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı.  Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu.  Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı.  Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim.  Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...

Göksu Restaurant'tan açıklama var...

Malum 2006 yılında yazdığım bir ileti üzerine epey yorum ve katkı geldi. Konumuz Sakarya caddesindeki güzel mekan Göksu Restaurant'tı. Seneler geçtikçe aynı mekanın Nenhatun caddesi üzerindeki yeni yerinin ne zaman açılacağına ilişkin tahminler sayfama eklendi. Her yazan, yeni yerin açılış tarihini tahmin ediyordu. Sonunda Göksu Restaurant İşletme Müdürü tahminlere son noktayı koymuş . 2006 tarihli yazının son yorumunu dikkatlerden kaçmasın diye aşağıya da kopyaladım. Bu vesile ile değerli okuyucularımın Ramazan bayramını da kutlamış olayım. Huzur, sağlık ve esenlik dileklerimle... öncelikle lokantamız için yapmış olduğunuz yorumlara çok teşekkür ederim.yeni yerimizi açmakta gerçekten biraz geciktik ama bu gecikmenin sebebi sizlere en mükemmeli sunma arzumuzdan kaynaklandı ama inanın muhteşem bir mekan oldu ve tabiki buna ilave olarak menü ve personel eğitimi tamamlandı yani artık ocakta açabiliriz diyoruz.sizlere ve ankaralılara hoş kaliteli hesaplı bu mekenı biran önce açmak dil...

Ankara'da mall mall dolaşmak

İlk mallımız Ankamall adıyla açılmıştı. O tarihlerde TDK Başkanı'nın bir açıklamasını çok beğenmiş ve blog sayfamda da paylaşmıştım . Şimdi ikinci mallımız da açıldı. Bu kez bir semtin adını kullanarak: Malltepe. Yılların Maltepe'si şimdi MALLtepe haline geldi. Eh bize de Ankara'da mal mal, pardon mall mall dolaşmak düşüyor :)

Şili'de Gizlice MIGUEL LITTIN'in SERÜVENİ, Gabriel Garcia Marquez

Yüzyıllık Yalnızlık, Kolera Günlerinde Aşk, Benim Hüzünlü Orospularım, Kırmızı Pazartesi gibi birbirinden tanınmış eserlerin yazarı Marquez'in Şili'li yönetmen Miguel Littin'in 1985 yılında yaptığı iki aylık kaçak Şili belgeseli çekimi macerasını kaleme aldığı anlatı roman Şili'de Gizlice . Türkçe'ye çevirisini İlknur Özdemir yapmış. Allende döneminde halkın aydınlanmasına destek olması için filmler yapan, Halk Birliği'nin destekçilerinden Littin, 11 Eylül 1973'de (ne ilginç tesadüf değil mi? 11 Eylül 1973-12 Eylül 1980) Amerika destekli darbe ile Pinochet'in iktidara yerleşmesinin ardından canını zor kurtarmış ve önce Meksika'da sonra Mardid'de yaşamını sürdürmüş. 1985 yılında Şili'nin diktatörlük altında geçirdiği 12 yılda yaşadığı dönüşümü dünyaya anlatmak için gizlice ülkeye gelip, birbirinden bağımsız ve habersiz 5 film ekibiyle 2 ay sürecek çekimler yapmış. Kitap, bu süreci anlatıyor. Marquez, Littin ile 1986 yılında saat süren söyle...

günlerin bugün getirdiği

Ne zaman bu üç kelimeyi yanyana görsem, duysam, aklıma hemen meşhur marş gelir: baskı zulüm ve kandır. Günlerin bugün dünya piyasalarına getirdiği de marştan farklı değil. Biraderler, sigorta devleri batarken/kurtarılırken arada olan gene emeğiyle geçinme derdine düşenlere oluyor ve olacak. Büyük bilgisayar şirketlerinden birisinin genel müdürü açıklamış 24600 kişiyi işten çıkartacağım diye. Aileleri ile birlikte düşününce büyük bir ilçeyi oluşturacak sayıda insan geçim derdine düşecek demektir bu. Marş devam eder: ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez... Eder mi etmez mi yaşayıp göreceğiz.

LCD mi plasma mı derken bir de OLED çıktı

Televizyon (daha geniş düşünür ve söylersek ekran-monitör İngilizcesiyle display) sektöründe bir süredir LCD mi plazma mı tartışması sürüyor. Benim yakınlarım arasında da plazma mı alsam lcd mi sorusunu soranlar var. Şimdilerde OLED adlı yeni bir teknolojiden bahsedilmeye başladı. İlk olarak Teknosohbet adlı internette yayınlanan teknoloji sohbet programında dinledim OLED'i. IFA'da (tüketici elektroniği fuarı - Berlin / Almanya) OLED ekranlarını sergilemeye başladıklarından bahsediliyordu programda . Bu bilgilerin ardında kısa bir internet araştırması yaptım. Çoğunlukla İngilizce sayfalarda olan bilgilerin bir bölümünü siz değerli okuyucularımla paylaşayım istedim. OLED, Organic Light Emitting Diode (organik ışık saçan diyot) adlı bir teknoloji, aslında yeni bir teknoloji değil. Konuyla ilgili ilk çalışmalar 1950'li yıllarda başlamış. 1980'lerde Eastman Kodak'da Dr. Ching Tang ve Steven Van Slyke OLED olarak adlandırılan ilk keşfi yapmış. OLED'in çalışma p...

Hacettepe, Sarı Kadın sokak

Kalenin alt taraflarından başlayıp şimdi Hacettepe Hastanesi'nin yapıldığı Hacettepe mahallesi, Ankara'nın en eski yerleşim yerlerindendir sanırım. Yıllar boyu kaderine terk edilmiş bir bölge. İstiklal Marşı'nın yazarı olan Mehmet Akif Ersoy'un yaşadığı Taceddin Sultan Camii aynı bölgede yer alıyor. Bugünlerde hummalı bir çalışma var. Evler elden geçiriliyor, boyanıyor, onarılıyor. Dış görüntüleri değişiyor. Değişim evlerin içine de yansıyor mu bilmiyorum. Ersoy'un yaşadığı cami de onarılanlar arasında. Caminin önündeki bölgeye güzel bir park yapılmış.  Sarı Kadın sokağı, bölgedeki sokaklardan bir tanesi. Sarı Kadın sokağı gibi onlarcası var. Büyük Doğumevi'nin (Zekai Tahir Budak Hastanesi) olduğu tarafta yapılıyor bahsettiğim düzenlemeler. Oysa caddenin karşı tarafında (yani Cebeci Ortaokulu'nun olduğu taraf/Kale tarafı) benzer özelliklere sahip evlerin olduğu başka sokaklar da var. Avrupa'nın her kentinde korunmuş, kimilerinde savaş sonrası aslı...

Yüreğimdeki Ülkem, Isabel Allende

Şili, Güney Amerika'nın batısında ince uzun bir ülke. Kuzeyden güneye 4300 km civarında uzunluğa sahip. Bir tarafında okyanus, diğer tarafında sıradağlar kuzeyinde çöl, güneyinde Antartika ile ada gibi bir ülke. Dünyada seçimle iktidara gelmiş ilk marksist lider olarak da bilinen Salvador Allende'nin ülkesi. Allende soyadını taşıyan yazardan (yazarın babası ile Salvador Allende kuzenmiş) okuduğum ilk kitap. Kitabı okurken farkettim ki yıllar önce sinema filmi olarak izlediğim Ruhlar Evi, Isabel Allende'nin ilk romanıymış.  Yüreğimdeki Ülkem, otobiyografi olarak değerlendirilebilecek özellikler taşıyan bir anı kitabı. Tarih sırasına göre dizilmemiş bölümlerden oluşuyor. Yazar, okuyucu ile dertleşiyor. Romanlarına ilham kaynağı olmuş yaşanmışlıklarını tüm samimiyetiyle anlatıyor. Bunu yaparken Şili halkına ait ilginç bilgiler veriyor. Yurt hasreti ve çocukluğunun geçtiği büyükbabasının büyük evinde dinlediği öyküler ilk romanlarına kaynaklık etmiş. Amerika'da yaşamaya baş...