Ana içeriğe atla

Kayıtlar

yürüyen merdiven

Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu.  Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı.  Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu.  Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı.  Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim.  Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...

CSO Yeni Yıl Konseri

Bu sezon gittiğimiz ikinci CSO konseri oldu. Açılış konserine gitmiştik, ortada yeni yıl konserine gittik, bir de kapanış konserine gideriz :) Salon ilk konserde olduğu gibi tamamen doluydu. Yeni yıl konserleri en fazla ilgi çeken konser oluyor galiba. Biletler epey önceden bitmişti. Önceki yıllarda (9 ya da 10 yıl önce) Şef Gürer Aykal yönetiminde izlemiştik yeni yıl konserini. Çok eğlenceliydi. Yanlış hatırlamıyorsam Atatürk Spor Salonu'ndaydı konser. Bilindik parçaları çalmıştı orkestra. Bu yılki konserde de tanıdık gelen ezgiler çoğunluktaydı. 3 solist yer aldı konserde. Aydın Uştuk, Ayhan Uştuk ve Damla Burcu Kılıç. Antonio Pirolli adlı Roma doğumlu bir şefin yönetimindeydi orkestra. Özellikle aradan sonra bir çok şarkıdan oluşan bölüm keyifliydi. Son parça olarak çalınan Johann Strauss'un Radetzky Marşı'nda biz de alkışlarımızla eşlik ettik. Her ne kadar şefin talimatlarından pek anlamadıysak bile :)

Samsung SPH-B5800

Cep telefonu sektörüne fazla ilgi duyan birisi değilim. Her gün yenisi çıkan telefon modelleri ile bir ilgim olmaz. Hangisinin kaç M piksel kamerası var, hangisi MP3 çalar takip etmem. Ancak, Samsung'un SPH-B5800 'i diğer telefonlarla karıştırmamak gerekiyor. Telefonun ilgi alanıma girmesindeki neden ise yayıncılık sektöründe kullanılmaya başlanan T-DMB (terresterial digital multimedia broadcasting) üzerinden TPE G olarak kısaltılan Transport Protocol Experts Group özelliğini desteklemesi. TPEG ile ilgili ayrıntılı bir yazıyı ileride yazmaya çalışacağım. Telefondaki bu özellik sayesinde Kore'deki kullanıcılar (telefon Kore'de piyasaya sunulacak-belki de sunuldu) yol durumu ile ilgili son bilgileri cep telefonlarından alabilecekler. Yolların sıkışık ya da açık olduğunu öğrenmeleri daha kolaylaşacak. Gelişmiş bir telefonda bulunan özellikler elbette SPH-B5800'de de var.

The Matador

Pierce Brosnan'ın bıyıklı hali nasıl olur diye merak edenler, mısır patlağı kıvamında bir film izlemek isteyenler için ideal The Matador . Hayatını tanımadığı kişileri öldürerek kazanan, kazandığı parayı bir daha görmeyeceği kadınlarla tek gecelik ilişkilerde harcayan, sıradan bir insanın yaşamına imrenen Brosnan, rolünde inandırıcı. Bıyıklı olarak yakışıklılığından pek bir şey kaybetmese de 007 halindeki karizması yok. Filmde kendisine Greg Kinnear ve Hope Davis eşlik ediyor. Her ikisi de rollerinde başarılı. Hope Davis, güzelliği ile daha fazla tanınmış olmayı hak ediyor. Film boyunca süren bir hareket var ve bu sıkılmadan seyretmenizi sağlıyor. Ancak, mısır patlağından fazla bir şey ummamak gerekir.

yeni iş: teknik geyik

Ay hesabı yapmazsak 2007-1995=12 yıldır çalışıyorum. Bu güne kadar çeşitli sektörlerde farklı iş tanımlarında çalıştım ve 12 yılın sonunda nasıl bir iş istediğime karar verdim. Bu kararı vermek zor, karara uygun iş bulmak ise daha zor :) Tanıyanları daha fazla heyecanda bırakmadan işi anlatayım. Anlatayım diyorum çünkü böyle bir şey yapıp üstüne para alabilir miyim bilemedim :) Yapmak istediğim iş teknoloji editörlüğü . Afilli ismine aldanmayın, yapmayı planladığım şey: yeni teknolojileri araştırıp onlarla ilgili geyik yapmak. Böyle de iş mi olur demeyin hemen. Gazete sayfalarını dolaşın. Benzer işler yapıp geçimi sağlayanları göreceksiniz. O fuar senin bu fuar benim o toplantı senin bu toplantı benim dolaşıp vakit buldukça yazılarını yazan, arada bir kaç konukla saatler süren televizyon programları yapan insanlar var ülkemizde. Bunlardan birisi de neden ben olmayayım diye düşündüm :)

Beynelmilel

Son dönemlerde 1980'lerde yaşananlara ilişkin filmler yapılmaya başlandı. Vizontele Tuuba, her ne kadar çok yüzeysel değinilmiş bile olsa Babam ve Oğlum, Eve Dönüş ve son olarak Beynelmilel . Darbe olduğunda 6 yaşında olmama karşın hatırlıyorum o günleri az çok. Birçoklarının yaşamlarında kalıcı sonuçlar bırakan bir sürece ilişkin geniş kesimlere ulaşabilen filmlerin yapılması için 20 seneden fazla süre geçmesi kayda değer. Bu kısa girişten sonra gelelim yazının asıl konusa, beynemilel bir şeye :) Adıyaman'ın gevendelerinden (yöresel çalgıcı) ordu bandosu yapılırsa, konsey üyelerini karşılamak için hazırlanılırsa ve onlar da baharı karşılama marşı diye... Fragmanları izleyenler gerisini tahmin edebilecektir. Filmin tüm konusunu tahmin etmek hiç zor değil zaten. Sonuçta bir dönem filmi ve o dönem neler yaşandığını konuya ilgi duyanlar biliyor. Ancak, 1980 sonrası doğan ve hiç bir şey bilmeyen, öğrenmeye niyeti olmayan bir kuşak var. Sıradan insanların o süreçte yaşadıklarını, ke...

Yeni blogger

Uzun süredir beklediğim yeni blogger hizmetlerinden yararlanabildim sonunda. Bir süredir blog içerisindeki yazıları kategorilere ayırmaya çalışıyordum. Sayfaya tiyatro yorumu okumak için gelmiş birisinin tüm yorumlara kolayca ulaşmasını sağlamaya uğraşıyordum. Bu amaçla, gönderdiğim yazılara etiketler koyuyordum. Yazının başlığına tiyatroYorum, mekanYorum gibi. Yeni blogger'da bu iş için label konulmuş. Sayfadan seçmeleri konulara göre bölümünde bulabilirsiniz. 2 yıl içinde 32 kitap, 30 film, 15 tiyatro oyunu ve 25 mekan yorumu yazmışım. Teknik yazıları da etiketleyeceğim bir zaman bulduğumda. Keyifli okumalar, iyi bayramlar, iyi seneler...

Cenneti Beklerken, filmYorum

Derviş Zaim'in filmlerini izlemişler için şaşırtıcı bir film Cenneti Beklerken . Serhat Tutumluer ve Melisa Sözen başta olmak üzere güçlü oyunculuklar, İstanbul Kanatlarımın Altında gibi tarihi filmlerle kıyaslandığında başarılı eski İstanbul canlandırmaları, iyi seçilmiş mekanlar, dönemin havasını yansıtan kostümlerle iyi film için gerekli koşullar yerine getirilmiş. Kullanılan müzikler Rahman Altın imzasını taşıyor. Filmin genel havasını destekler nitelikte. 17. yüzyılda Osmanlı (istanbul) ve Anadolu'nun birbirlerinden ne kadar kopuk olduğu, bir yanda hanlar hamamlar içinde yaşanırken diğer yanda alabildiğine sefaletin varlığı vurgulanmış. İnsan hayatının iki dudak arasında olduğu o günlerde insan kalabilmenin zorlukları çarpıcı dille aktarılmış. Filmde ön planda nakkaş Eflatun Efendi'nin yaşadığı aşk ve hayatta kalma mücadelesi varken arka planda nispeten daha adil davranacağını vaadeden Şehzadenin yaşadıkları görülüyor. Belki zorlama yorum olacak ama Şehzadenin kişiliğ...