İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti. İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı. Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı. Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım. Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar.
Blogumu takip edenler farketmiştir. Son dönemde daha da belirginleşen bir okuma yönelimi ortaya çıktı bende. Yakın tarih, Osmanlı'nın son 30 yılı ile Cumhuriyet'in ilk 20 yılı, toplamda 50 yıllık bir süreç çok ilgimi çekiyor. Bu yazıda karşınızda olan eser, tarihi roman olarak sınıflandırılıyor. Ancak, şu kadarını kolaylıkla söyleyebilirim ki, bu güne kadar okuduklarımla birebir örtüşen çok bilgi içeriyor. Eserin konusu bizlere hain ÇerkeZ Ethem olarak okutulan ve öğretilen ÇerkeS Ethem Bey. Tarihi kazananlar yazıyor sonuçta. Çoğumuzun Menşevikleri bilmediği gibi pek azımız Yeşil Ordu'dan haberdar. Dediğim gibi tarih hep kazananlar tarafından yazılmış. Bugünden dönüp bakınca yorum yapmak kolay, o gün ne koşullar varmış diyenler için ise tek söyleyeceğim, en azından yiğidi öldürün ama hakkını teslim edin. Hukuk dilinde bir ifade var, hayatın olağan akışına ters deniliyor, akla yatmayan durumları anlatmak için. Ethem'in Yunan'a sığınması da böyle bir ...