Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
2004'ten bu yana süren sadeceozgur.blogspot.com, geçtiğimiz haftasonu aldığım bir karar ile şekil değiştiriyor. Bu kitap etiketiyle bu bloga yazılmış son yazı. Kitap etiketli yazılar, bundan böyle sadeceokumak.blogspot.com adresli yeni blogda olacak. Bu blogdaki diğer yazılar da zaman içerisinde sadeceokumak'a taşınacak. Orada daha ayrıntılı etiketlemelerle aradığınız türe daha kolay erişebileceksiniz. Kitap, ne yazık ki fazla ilgi çekmiyor. Sadeceozgur.com'un en az okunan yazıları kitapla ilgili olanlar. Belki sadece kitap notlarının bulunduğu özel bir blog yapmak, bu makus kaderi değiştirebilir. Birinci baskısını 2010 yılında Yitik Ülke Yayınları'ndan yaptıktan sonra 2012'de Can Yayınları tarafından yeniden basılan Burası Tekin Değil, Sine Ergün'ün ilk öykü kitabı. Ergün, 85 sayfaya 27 öykü sığdırmış. Yazardan okuduğum ilk öykü kitabı Bazen Hayat'ta aynı tarz öyküler içeriyordu. Bu ilk öykü kitabında da ana tema ölüm. Öyküleri okurken aklıma Portishea...