Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Ülkemizde bu kadar fazla televiyon kanalı, bu kanallar için üretilen tonla yapım varken sektörde çalışanlara önerilecek, teknik konulara da değinen, kitap arayışı içerisindeydim. Sektöre hitabeden kitapların çoğunda içeriğin üretilmesine dair konular öne çıkartılmış. Teknik konuları öne çıkaran kitapların düzeyi ise sektörün geneline hitabetmiyordu. Yayın formatlarından, kameranın nasıl çalıştığına, ışıklandırmanın öneminden, ses ile ilgili temel bilgilere kadar birçok konuyu genelin anlayacağı düzeyde anlatan Televizyonda Program Yapımı adlı eser Doç.Dr.Sedat Cereci tarafından 2001 yılında yayınlanmış. İnternette Sedat Cereci ismini arayınca, Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde profesör olarak çalıştığını gördüm. Bence önemli bir boşluğu doldurmuş kitabı. Sektör çalışanlarına öneririm. Metropol yayınlarını İletişim dizisinden çıkmış...