Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Sandra Regnier'in PAN üçlemesinin son romanı PAN'ın Saklı Sembolleri'ni dilimize, üçlemenin diğer kitaplarında olduğu gibi, Serap Gülerçin Karluk çevirmiş. Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan Ağustos 2020 tarihli ilk baskını okudum. 371 sayfalık roman, üçlemede, içinde fantastik öğe barındırması bakımından, ilk sırada yer alır. Son roman ile 18 yaşındaki kahramanımız Felicity Morgan kendisi ve "misyonu" hakkındaki sırları öğreniyor. Macera boyunca okuyucuya eşlik eden kimi karakterlerin gerçek kimlikleri de bu son romanda ortaya çıkıyor. Fantastik romanları çok sevmediğimi hatırlatan bir üçleme oldu PAN. Özenli yazılmış, iyi kurgulanmış romanlar. Genç okuyucular belki daha çok sevecektir. Kahramanların 18 yaşında olduğunu hatırlatarak, çocukların okumak için 13 - 14 yaşını beklemelerinin daha doğru olacağını düşünüyorum.