Ana içeriğe atla

Kayıtlar

pınar kür etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

ışık ve gölge

Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı  çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor. 

Bir Cinayet Romanı / Pınar Kür

Pınar Kür ismini, Asılacak Kadın adlı romanından uyarlanan filmi izleyerek öğrenmiştim. Kendisinden okuduğum ilk roman Bir Cinayet Romanı oldu. İlk baskısı 1989 yılında Can Yayınları tarafından yapılmış. Benim okuduğum Everest Yayınları tarafından yapılan Şubat 2008 tarihli 8. baskısıydı. Farklı bir cinayet romanı. Cinayetin işleneceği romanın başından belli. Aslında cinayet romanında elbette cinayet işlenecek, ancak Kür'ün eserinde ünlü bir yazar, bir şekilde ilişkisi olan insanlara, yazacağı romanda kullanmak üzere günlük tutmalarını ister. Bu günlükleri kullanıp bir cinayet romanı yazacaktır. Bölümlerin başlıklarındaki harfler, yazanların isimlerinin baş harfleri. Neyse, romanı okumamışları düşünerek daha fazla ayrıntı yazmayayım. Ortalarına kadar heyecanla okuyup sonra, tahmin ettiğim gibi mi bitecek düşüncesiyle devam edip, böyle de bitmez ki diye sonlandırdığım bir roman oldu.