Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Orhan Pamuk'un 537 sayfalık son romanı Veba Geceleri'ni, Yapı Kredi Yayınları'ndan Mart 2021 tarihli, 300.000 adetlik, ilk baskısından okudum. Küresel salgının etkilerinin devam ettiği, kısmi ve tam kapanmalar arasında gidip gelen bugünlerdeki hayatımız ile romanın konusunun denk düşmesi aslında bir tesadüfmüş. Orhan Pamuk bu romanını yazmaya beş yıl önce başlamış . Akdeniz'de farklı dinlerden ve etnik kökenden oluşan halkın yaşadığı Minger adlı küçük bir Osmanlı adasında geçiyor olaylar. 1901 yılında adada yayılan veba salgını, salgın ile mücadele sırasında yaşananlar, halkın salgın tedbirlerine tepkisi, Osmanlı ve diğer devletlerin yaşananlara karşı geliştirdikleri politikalar... Göndermelerle dolu bir roman Veba Geceleri. Kurgusal karakterlerin tarihi kişilere benzerlikleri dikkat çekici. Özellikle Kolağası Kamil'in sözleri, Minger'i bağımsızlığını ilan ettikten sonra dil ve tarih üzerine yoğunlaşması. Romanı okumayanları da düşünerek fazla ayrıntı vermeyey...