Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Eserin tam adı İntibah: Sergüzeşt-i Ali Bey. Namık Kemal'in ilk Türkçe edebi roman olarak bilinen eserini günümüz Türkçesine uyarlayan ise Refik Durbaş. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından Ocak 2019 tarihli 4. baskısını okudum. İstanbul'un İmparatorluk başkenti zamanlarındaki günlük hayatına dair bir çok bilgiyi içeren bir aşk hikayesi İntibah. Etkileyici Çamlıca tasvirleri ve karakter çözümlemeleri ile sürükleyici bir roman. Edebiyat eleştirmeni değilim, tarzlar konusunda da bilgim sınırlı ancak şimdiye dek okuduklarımdan hareketle İntibah'ın, varoluşçu bir roman olduğunu düşünüyorum. Bir fırsat bulduğumda bu tespitimin doğruluğunu araştıracağım.