Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Romanın yazarını, yakın tarihimizin meraklıları Mizancı Murat olarak bilecektir. Jeune Turc (JönTürk : Genç Türk) hareketinin önemli isimlerinden, 1800'lerin sonlarında Mizan gazetesinin yayıncısı Mehmet Murat Bey, bilinen ismiyle Mizancı Murat. Turfanda mı turfa mı adlı roman, ilk siyasi roman olarak da biliniyormuş. Telif sorunu kalmayan eseri farklı bir çok yayınevi okuyucu ile buluşturmuş. Benim okuduğum Beyaz Balina Yayınları'nca 2005 yılında yapılan baskısı. 268 sayfalık eseri Kerim Çetinoğlu yayına hazırlamış. Yayınevinin bu yönde bir notu yok gerçi ancak romanın dilinin sadeleştirildiğini düşündüm okurken. Farklı yayınevlerinden çıkan baskılarını okuyabilirsem yazarın dili ile ilgili bir kaç cümle eklerim bu nota. 1892 tarihli roman, hem siyasi eleştirileri hem de dönemin İstanbul'unda geçen aşk hikâyesi ile bir solukta okuyacağınız bir eser . Dönemin memurlarına ve siyasi olarak güç sahiplerine yönelik eleştirileri dikkat çekici.