Havaların gidişinden anlamak pek mümkün olmasa da Aralık ayının sonuna yaklaşıyoruz. Mağazalarda ve caddelerde ışıklı, geyikli süslemeler yeni bir senenin geldiğini hatırlatıyor. Herkesin yeni yıldan bekledikleri farklı elbette. Ben huzur ve sağlık diliyorum, tüm insanlık için. 2025 yılı içinde her hafta en az bir blog yazısı eklemeyi kendime hedef olarak koydum. Bu yazıların belirli bir konusu olmayacak. Doğaçlama, aklıma gelenler, aklıma takılanlar. Video izlemektense okumayı tercih edenlerdenseniz, beklerim bloguma. Yazıları, çeşitli tarihlerde farklı mekânlarda çektiğim fotograflar süsleyecek. Bir de sürpriz bekliyor, 2025 yılında okurlarımı. Umarım beğenirsiniz...
Moda İskelesi'nde açılan kütüphaneden alıp çantamda taşırken yazarı Mario Bey ile karşılaştığım, büyük heyecanla imzalattığım ve hâlâ nereye koyduğumu bulamadığım için gidip yenisini satın aldığım, sonunda okumayı bitirmeme karşın kütüphaneye iadesini bir türlü beceremediğim anı - öykü kitabı: Bu Salı ve Her Salı ŞİŞLİ. Paragraf gibi cümleler benim tarzım değil. Yukarıdaki cümleyi, kitabın genel tarzını göstermek için özellikle kurdum. Ben yazınca iyi görünmüyor ve kulak tırmalayıcı oluyor, ama itiraf ediyorum ki Mario Bey'in kaleminden okuyunca rahatsız edici olmuyor. Şişli'nin sokaklarında, meydanlarında karşılaştığı ya da kurgusal karakterlerin öykülerinden oluşuyor kitap. Araya mekânların fotografları da eklenmiş. İşin doğrusu baskısı böyle olan eserlerde fotograf iyi durmuyor. Matbaacı değilim ama sanırım ofset deniliyor bu parlak baskılara. Bence ofset basılmayan eserlerde fotograf kullanmamak gerekiyor. Mario Levi'den okuduğum ilk eser. Levi, İstanbul'u soka...