İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti. İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı. Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı. Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım. Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar.
"...Ne iyiydi herşey, ne kolaydı, ne kadar anlaşılır, bilinir, sevilirdi. Sütlüman bir deniz gibiydi. İyi lokantalarda yenen yemekler, birlikte eğlenilen akşamlar ve hafta sonları vardı, açılışlar, kutlamalar, çocukların ve arkadaşların yaş günleri, birahanelerde ve barlarda dertleşmeler yerine göre, biz birlikte farklı ve ayrıcalıklı bir zümreyiz fikri, düzenli, hızlı ve güvenli kazancın, incelikli zevklerle yönetilen harcamanın güzelliği, marka bir ceket, özel yapım bir ayakkabı, güçlü bir otomobil. Eğitimsizlerden, aptallardan, yetersizlerden, görgüsüzlerden, yoksullardan, şehre sonradan gelenlerden, temizliğine dikkat etmeyenlerden, karılarını dövenlerden, çocuklarını okula göndermeyenlerden, sokaklara tükürenlerden, şunlardan ve bunlardan yakınmanın kendine özgü tatları..." (s.208) Yukarıdaki alıntı İzmir'de yaşayan psikiyatrist doktor Levent Mete'den okuduğum ilk romandan. Aşk Hastalığı Şubat 2007'de ilk baskısını yapmış Can Yayınları'ndan. Benim o...