Havaların gidişinden anlamak pek mümkün olmasa da Aralık ayının sonuna yaklaşıyoruz. Mağazalarda ve caddelerde ışıklı, geyikli süslemeler yeni bir senenin geldiğini hatırlatıyor. Herkesin yeni yıldan bekledikleri farklı elbette. Ben huzur ve sağlık diliyorum, tüm insanlık için. 2025 yılı içinde her hafta en az bir blog yazısı eklemeyi kendime hedef olarak koydum. Bu yazıların belirli bir konusu olmayacak. Doğaçlama, aklıma gelenler, aklıma takılanlar. Video izlemektense okumayı tercih edenlerdenseniz, beklerim bloguma. Yazıları, çeşitli tarihlerde farklı mekânlarda çektiğim fotograflar süsleyecek. Bir de sürpriz bekliyor, 2025 yılında okurlarımı. Umarım beğenirsiniz...
Geçenlerde Mithatpaşa caddesi'nde yürürken, bir zamanlar Kocatepe Kurukahvecisinin dükkanının olduğu yerde bir pasajda bulup 2 TL'ye satın aldığım kitaplardan birisiydi Televizyon Video Delileri. Alt başlığı da var: Televizyon, Video Önünden Kalkmayan Çocuklar ve Anne Babaların Çaresizliği. Afa Yayınlarından Aralık 1989'da çıkmış. Muhtemelen tek baskıda kalmış. 135 sayfalık bir inceleme. Almanya'daki sıradan hanelerin yaşantıları üzerinden ilerliyor çalışma. 1989'da da bugünden pek farklı değilmiş gündelik hayat. Özellikle babaların, çocukların eğitimine ve evin genel işleyişine "katkı"ları takdire şayan :) Aslında, ne kadar çocuklarla ve evdeki işlerle ilgili de olsam benim durumum, kitaptaki babalardan belki bir TIK üzerinde. Daha fazla değil. Geçenlerde iki çocuğu olan bir kadın meslektaşım ile karşılaştık. Nasıl gidiyor hayat dedik karşılıklı. Ben, ne olsun iş güç dedim. O, ne olsun iki çocuk dedi. Anneleri ilgilenmiyor mu diye espri bile ya...