Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
25 sene süren çalışma hayatının emeklilik keyfinin daha uzun olmasını dilerdim. Keşke ülkemiz emeklileri de Avrupa'dakiler gibi gelirlere sahip olsalardı. Ancak, neredeyse günlük artan fiyatlarla geçinebilmek için çalışmak şart. Neyse ki sevdiğim ve bildiğim konuda çalışabileceğim yeni işimi bulmuştum emekliye ayrılma kararından önce. Bu uzun, ama bu kez gerekli girişin ardından gelelim güzel haberlere. 1998 yılında girdiğim ve çok sevdiğim yayıncılık dünyasında hayal ettiğim bir işe sahip oldum sonunda. Onca yıl hobi olarak sürdürdüğüm, yeni yayın teknolojilerinin takibi, artık iş tanımım arasında. Hatta sistemin kuruluşu bitip, işletme oturunca, birinci işim olacak belki de. İstanbul'da Kadir Has Üniversitesi bünyesinde kurulmakta olan FabriKHAS adlı medya merkezinde teknik görevli olarak çalışmaya başladım. İşim, çalışma arkadaşlarımızla birlikte, kurulacak medya merkezinde doğru cihazların satın alınıp işletilmesi ve bu sistemlerin her an güncel tutulması, gelişmelere uygu...