Havaların gidişinden anlamak pek mümkün olmasa da Aralık ayının sonuna yaklaşıyoruz. Mağazalarda ve caddelerde ışıklı, geyikli süslemeler yeni bir senenin geldiğini hatırlatıyor. Herkesin yeni yıldan bekledikleri farklı elbette. Ben huzur ve sağlık diliyorum, tüm insanlık için. 2025 yılı içinde her hafta en az bir blog yazısı eklemeyi kendime hedef olarak koydum. Bu yazıların belirli bir konusu olmayacak. Doğaçlama, aklıma gelenler, aklıma takılanlar. Video izlemektense okumayı tercih edenlerdenseniz, beklerim bloguma. Yazıları, çeşitli tarihlerde farklı mekânlarda çektiğim fotograflar süsleyecek. Bir de sürpriz bekliyor, 2025 yılında okurlarımı. Umarım beğenirsiniz...
Seyahatte veya kumsalda, yani aklınızı vermeden, okumak istediğiniz bir kitap arıyorsanız son derece doğru bir seçim olacaktır Cehennem . Dan Brown'un tüm dünya ile birlikte ülkemizde de satışa sunulan son romanında kurgu aynı. Gerçek bilgilerle desteklenmiş, acaba dedirtecek bir olaylar zinciri, olayları derin bilgisi ile çözen profesör ve onu etkileyen güzel kadın. Bu kurgudan sıkıldıysanız sakın Cehennem'i elinize almayın. İşin doğrusu seyahat veya kumsalda değilseniz de yakınından geçmeyin derim. Zaman, günümüzün en kıymetli değeri. Bunu doğru kullanmak gerekiyor. Televizyondan uzak durduğumuz gibi mısır patlağı kitaplardan da uzak durmamız lazım. Mısır patlağı, yerken keyif verse bile bittiğinde pişmanlık yaratıyor. Cehennem, İstanbul'da geçen bölümleriyle ülkemizde epey satacaktır. Kitabı okumamışları düşünerek bu yazıda heyecanı bozacak bilgiler vermeyeceğim. O yüzden kitabın temel meselesi üzerine yorum yapmayacağım. Tek söyleyeceğim, kitabın dayandığı tehliken...