Ana içeriğe atla

Kayıtlar

coetzee etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

ışık ve gölge

Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı  çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor. 

Utanç / J. M. Coetzee

Barbarları Beklerken ve Yavaş Adam 'ın ardından Coetzee'den okuduğum üçüncü roman, Utanç oldu. Yazarın 1999 senesinde yayınladığı kitap, 2001 yılında Can Yayınları'nca İlknur Özdemir çevirisi ile Türkiye'de okuyucu ile buluşmuş. Benim okuduğum, kütüphaneden aldığım, 253 sayfalık bu ilk baskıydı.  Güney Afrika Cumhuriyeti doğumlu bir beyaz olan Coetzee, yaşadığı coğrafyadaki büyük değişimi, ırk ayrımı politikasının, ya da literatürdeki ifadesiyle Apartheid'in, sonrasını yazıyor Utanç'ta. Kitabın konusunu anlatmayacağım bu yazıda. Merak edenler basit bir internet araması ile onlarca sayfa bulabilir. Konuyu anlatmadan romanın düşündürdüklerinden bahsetmek istiyorum. Öncelikle, Coetzee'nin daha önce okuduğum iki romanında da ana konu olmasa bile ele alınan cinsel iktidar, cinselliğe yaklaşımdaki kadın/erkek arasındaki farklılıklar, bu romanın temel meselelerinden birisi. Özellikle Utanç'ın ilk yarısı diyebileceğimiz kısmı, tam olarak buna odaklanmış...

Yavaş Adam / J. M. Coetzee

2109'un ilk yarısını geride bırakalı bir kaç ay oldu. Bu yılı, yeni yazarları keşif senesi olarak hatırlayacağım. Kitap üzerine sohbet edebilecek arkadaşlarım olduğu için çok şanslıyım.  Bu kısa ve fazlasıyla gerekli girişten sonra, gelelim Coetzee'nin Yavaş Adam adlı romanına. Can Yayınları'nca Temmuz 2006 yılında ilk baskısı yapılan romanı, Dost Körpe tercüme etmiş. 232 sayfalık romanın İngilizce baskısı ise 2005 senesinde yapılmış. Coetzee, 2003 yılında Nobel Edebiyat ödülünü kazanmış.  Barbarları Beklerken adlı etkileyici romanını bir kaç ay önce okumuş ve blogumda kitap ile ilgili düşündüklerimi paylaşmıştım . Yavaş Adam romanında, eşinden boşanmış, çocuksuz, yalnız yaşayan, altmış yaşındaki Paul Rayment, bir bisiklet kazasında sağ bacağını kaybediyor. O yaşa kadar, kendince tutarlı, bir hayat kurup yaşayan Rayment, kazanın ardından yaşadıklarıyla, bu yalnız hayatın doğruluğunu sorgulamaya başlıyor. Özbakımına yardımcı olmak için tutulan Marijana, hem Rayment...

Barbarları Beklerken / J.M.Coetzee

İlk kez okuduğum yazarların listesinin uzadığı bir sene oluyor 2019. Barbarları Beklerken eseri ile tanıştığım J.M.Coetzee, Güney Afrika Cumhuriyeti'nde 1940 yılında doğmuş. 2003 senesinin Nobel Edebiyat Ödülü, Coetzee'ye verilmiş. Barbarları Beklerken, 1980 yılında yayınlanmış. 200 sayfalık eserin Türkçe çevirisini Dost Körpe yapmış, Can Yayınları basmış. İlk baskısı 2006 yılında yapılmış. Benim okuduğum ikinci baskı ise 2010 yılının Nisan ayında yapılmış. Üzerinde güneş batmayan imparatorluk olarak da adlandırılan Birleşik Krallık'ın Güney Afrika politikasına göndermeler yaptığı yazılı, kitabın arka kapağında. Romanda ne bölgenin adı geçiyor ne imparatorluğun, ne de düşman olarak görülen topluluğun. Bir sınır yerleşkesinde, sınırın öte yanında yaşayan göçebe topluluğu ile sınırın içinde kalan imparatorluk toprakları sakinlerinin "huzur ve sükûnet" içinde akan hayatı ile başlıyor eser. Sınır yerleşkesinin yargıcı, romanın kahramanı ve tek anlatıcısı. Tüm yaş...