İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti. İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı. Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı. Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım. Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar.
Ankara ve anason kokulu bir roman Meyname. Sevip kavuşamayanlar, aşık olup karşılık göremeyenler, unutmaya çalışıp beceremeyenlerin romanı. Etkileyici bir konuyu iyi bir kurgu ile anlatmış Can Gazalcı. Romanı okumayanları düşünerek 283 sayfalık eserin sürprizinden bahsetmeyeceğim elbette. Aşk, sevgi ve huzurlu bir hayat... İlkinin, yani aşkın sevgiye oradan da karşılıklı güvene dayalı bir ilişkiye dönüşmesi... Belki de herkesin istediği, ancak Ataol Behramoğlu'nun da yazdığı gibi; Ölümdür yaşanan tek başına / Aşk, iki kişiliktir. Romandan bir alıntı ile; "Bazen önce seversin, sonra kendini âşık olmuş bulursun. Bazen önce âşık olursun, sonra aşk huzurlu bir sevgiye evrilir. Hiç bir duygu hep aynı kalmaz. Bazen de huzurlu bir liman olarak başlar ilişki, öyle devam edip gider. İlle aşk olması gerekmiyor. Olursa harika olur. Çünkü sevgiye dönüşen aşk bambaşkadır, kalıcıdır çoğu zaman. ama her şeyden önce sevmek gerekiyor, bir de özenmek..." s.274-275 Romanın...