Ana içeriğe atla

Kayıtlar

cüneyt ayral etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Rangers - Fenerbahçe maçı 90 dakika sonu

İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti.  İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı.  Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı.  Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım.  Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar. 

Mimiti / Cüneyt AYRAL

Cüneyt Ayral'dan bugüne kadar okuduğum eser sayısı dört. Mimiti adlı roman, beşinci eser ve ilk roman. Ayral'dan okuduğum diğer eserlerin üçü anı, birisi deneme tarzındaydı.  Mimiti, küçük boyutlu basılmış. Haziran 2011'de ilk baskısını yapmış. Bence Kitap adlı bir yayınevinden çıkmış. Bu küçük boyutuyla 137 sayfa tutmuş. Normal kitap formatında basılsa muhtemelen yüz sayfadan az tutacaktır. Bu uzunluktaki eserleri novella olarak adlandıranlar da var. Öyküden uzun, romandan kısa eserler. Bana kalırsa Mimiti, romandan çok uzun öykü tadından.  Bilim kurgu eserlerine karşı özel bir ilgim yok. Tanrıların Arabaları gibi kült kitapları bile okumadım bugüne kadar. Sir Arthur Charles Clarke'ın adını ise elbette biliyorum. Mimiti'nin arka kapağında Ayral'ın Clarke ile birlikte çekilmiş bir fotografı  yer alıyor. Kurgu ve zamanlar arası geçişler başarılı olsa bile olay örgüsünde bir takım sorunlar bulunuyor. Sorunlar, aslında benim tercihlerimle ilgili. Bu ...

Cüneyt Ayral söyleşisi volume 2

1. İstatistik yok elimde ancak ülkemizden yurtdışına gidenlerin ilk tercihlerinden birisidir sanırım Paris. Bu kadar çok ziyaret edilen bir kent ile ilgili Türkçe yazılmış bir çok kitap olmasını da doğal buluyorum. Ancak, itiraf etmeliyim ki sizinki kadar gerçekçisini okumadım bugüne kadar. Buna anı kitapları da dahil. Bu gerçekçilik bilinçli bir tercih miydi? Türklerin en çok yeğledikleri ülkenin İtalya olduğunu sanıyorum, hem kültür hem alışkanlıklar hem de alış-veriş açısından İtalya bize daha yakın olduğu için böyle bir seçenek olduğu düşüncesindeyim. Kitap benim yazdığım üçüncü Paris kitabı, Zaman Bitti romanımdaki Paris anlatımlarını da sayarsak eğer dört bile diyebiliriz. Bu şehir ile benim aramda 40 yılı aşkın bir ilişki söz konusu. Fransa ise hayatımda sürekli olarak en uzun yaşamakta olduğum ülke. İstanbul’da yaşarken beş yıl yayımlamış olduğu Kostantıniyye Haberleri Gazetesi’ndeki (daha sonra Bizimşehir Haberleri Gazetesi olarak yayınlandı) dil ve tavr...

Benim Paris'im / Cüneyt AYRAL

2013 yılında internetten aldığım iki kitabın isimleri pek içaçıcı değildi: Paris Bir Yalnızlıktır ve Paris Sıkıntısı. Modanın, gurme mutfakların, aşkın ve sevdanın başkentiyle pek örtüşmeyen kitap isimleri içime kurt düşürmüştü. 2014 Ağustos'unda, kendi kesin dönüşümü gerçekleştirirken, Paris'in en güzel yanı Ankara'ya dönüşüdür diyordum.  Fransızca'yı A1 seviyesinde öğrenebilmek, çocukların okula ve ortama alışmakta yaşadıkları, kentin havası ve aşırı pahalılığı gibi uzatılabilecek bir çok kişisel sorun vardı, beni böylesine yıldıran. Ancak, bugün dönüp baktığımda tüm bu sorunları yaşamamış olsam bile Paris gene de bir yalnızlık ve bunalım kenti olurdu diyorum. Hele ki yıllardır Paris'te yaşayan Cüneyt Ayral'ın kitabını okuyunca.  22 bölümden oluşuyor Ayral'ın kitabı. Oğlak yayınlarından çıkmış. Kitabın adına bakıp, Paris'e gittim/gitmeyeceğim diye düşünmeyin. Adı Benim Paris'im yerine insanoğlunun dramı, insanın kaderi de olabilirmiş. Ki...

Cüneyt Ayral Söyleşisi volume 1

Cüneyt Ayral ismini, 2013'ün sonlarında bir yıl için Paris'e gideceğimiz kesinleşince, internetten, adında Paris geçen kitapları satın aldığımda öğrendim. Paris Notları 1 ve 2, okuyup benim de notlar çıkarttığım kitaplardı. Gidiş öncesi, elektronik ortamda tanışıp, karşılıklı e-postalar alıp/gönderdik. Paris benim hayal ettiğim gibi geçmeyince orada görüşmeyi planladığım kimseyi aramadım. Döndükten bir süre sonra, yeniden eski ben oldum. Yarım kalan işler eski bağlantılar derken, Ayral'ın üzerinde çalıştığı Benim Paris'im adlı eserinin bittiğini öğrendim. Aşağıda okuyacağınız söyleşi, henüz kitaba ulaşamamışken yapıldı. Ayral'dan söz aldım, kitabı bitirdiğimde yeni bir söyleşi yapacağız. Bu yazıdaki Paris fotografları Dilara KUTAY'a ait. Kitapta yazılana göre 1993 doğumlu genç bir sanatçı Kutay. Kitapta yer alan tüm fotograflar kendisine aitmiş. Ayral baskı kalitesinden çok tatmin olmamış olsa bile, kitabın genel havasını fotograf dilince anlatıyor her biri. Bu...

Paris Notları - II "Turbigo Sokağı", Cüneyt Ayral

Paris Notları ve Paris Notları - II'yi idefix.com siparişi ile satın almıştım. Adında Paris geçen kitapları listeleyip, ilgimi çekeceğini düşündüklerimi seçtiğim bir alışverişti. Cüneyt Ayral ile tanışmama vesile olan idefix.com 'a bir kez daha teşekkürler. Günümüzde, ne yazık ki, kitapçılarda hep aynı isimlerin hep güncel eserleri ile klasiklere yer veriliyor. Ayral'ın kitaplarını okuduktan sonra bir kaç kitapçıya sordum, hiç birisinde kitapları yoktu. Bu yazar, yayınevi, dağıtımcı zincirinin doğurduğu sorunlar Paris Notları - II'de irdeleniyor. Mart 2012 tarihli ilk baskısını Bence Kitap'tan yapan Paris Notları - II, 289 sayfalık bir deneme kitabı. Kapağında ve iç sayfasında "anlatı" yazılmış. Kitaptaki yazıların büyük bölümü sanathaber.net adlı sayfada yayınlanmış. Nedim Gürsel, İlhan Berk ve Arthur C. Clarke ile ilgili yazıları daha bir ilgiyle okudum. Nedim Gürsel, henüz kitabını okumayıp çok merak ettiğim yazarlar arasında. Şimdi yaşadığı kent...

Yolculuk / Cüneyt Ayral

Huyum kurusun beğendiğim bir yazar okuyunca, yayınlanmış diğer kitaplarını, varsa yaşam öyküsünü anlattığı başta olmak üzere, okumak istiyorum. Cüneyt Ayral'ın Paris Notları kitabını bitirdikten sonra ilk işim Yolculuk adlı yaşam öyküsünü anlattığı kitabını aramak oldu. Neyseki NadirKitap.com adlı bir site var ve sahafların kimisi bu site üzerinden envanterlerini yayınlıyorlar. Yolculuk'un Elma Yayınevi'nden Haziran 2004'te çıkan ilk baskını NadirKitap.com sayesinde bulup edindim. 383 sayfalık kitap bittiğinde Ayral'ın diğer yazdıklarını okumak için sabırsızlanmaya başlamıştım bile. Sırada Bence Kitap'ın 2012 yılında bastığı Paris Notları II var. Yıl bitmeden, yani yarın, Paris Notları II'e dair notlarımı da blogumda paylaşacağım.  Anı kitapları okumayı çok seviyorum. Anılarını / ailesini / tanıdıklarını roman tadında yazan Ayşe Kulin'den günlüklerini yayınlayan Adalet Ağaoğlu'na İnci Aral'dan Oğuzhan Müftüoğlu'na bir çok kişinin yazdık...

Paris Notları Güncel Anlatılar / Cüneyt Ayral

Öyle sanıyorum ki bir süre, adında Paris geçen kitaplar okuyacağım ve blog sayfama onlara ilişkin notlar düşeceğim. Bu kitapları idefix.com sitesi üzerinden satın aldım. Kitapçıların en sorunlu yanı, biraz da mekanlarının kısıtlılığından olsa gerek, farklı beğenilere hitabedecek eserlerin raflarda yer almaması. Idefix.com üzerinden satın aldığım Uğur Kökden'in Paris Kahveler Atlası ve Feridun Andaç'ın Paris Bir Yalnızlıktır kitaplarını da Ayral'ın kitabı gibi kitapçılarda bulamazdım sanırım. Cüneyt Ayral'ın adını hiç duymamıştım kitabını okuyana kadar. Kitabı bitirdiğimde, adını duymadığım kim bilir daha nice kıymetli kültür insanımız vardır diye düşündüm. Ayral kimdir diye merak ederseniz Şermin Sarıbaş'ın Hürriyet gazetesinde 11 Ağustos 2001 tarihli haberini buradan okuyabilirsiniz.  Büke kitaplarından çıkan eser, Ekim 2005'te ilk baskısını yapmış. Benim okuduğum da bu ilk baskısıydı. 197 sayfalık eser 24 yazıdan oluşuyor. Yazıların büyük bölümü Pa...

Son haftanın en çok okunan 10 yazısı

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Hüküm Gecesi / Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Seneler önce okuduğum Yaban'ı saymazsam Yakup Kadri Karaosmanoğlu'ndan okuduğum ikinci roman oldu Hüküm Gecesi. 1926'da yazılmaya başlanılan eser, 1927'de yayınlanmış. Roman Osmanlı'nın son dönemine tanıklık eden Ahmet Kerim adlı kurgu karakterin gözünden anlatılıyor. İttihat ve Terakki'nin kabinenin içinde yer almadığı hükümet, sopalı seçim, Hürriyet ve İtilâf'ın kurduğu hükümet, Trablusgarp bozgunu, Uşi Anlaşması, Balkan bozgunu, Bab-ı Ali baskını... Anlatılsa roman olur denilen bir dönem, Hüküm Gecesi'nin tarihsel arka planı.  Romanın başkahramanı Ahmet Kerim'in Yakup Kadri'ye benzerliği dikkat çekici. Öyle ki romanın bir yerinde Ahmet Kerim İstanbul'un Sodome ve Gomore'yi andırdığını söylüyor, ki hepimiz Y. Kadri'nin aynı adlı romanını hatırlıyor. Y. Kadri'nin yaşam öyküsüne baktığımda o tarihlerde, tıpkı Ahmet Kerim gibi, gazetelerde çalıştığını okudum. Kurgu karakterler dışında Ali Kemal, Süleyman Nazif, Rıza Tevfik, Ahmet ...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Rangers - Fenerbahçe maçı 90 dakika sonu

İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti.  İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı.  Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı.  Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım.  Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar. 

Psikopati / Saul Black

Polisiye romanların klişeleriyle dolu, Hollywood filmlerinden aşina olduğumuz "kahretsin", "aman tanrım", "kahrolası" kalıplarının bolca kullanıldığı çevirisiyle mısır patlağı tadı veren bir kitap Psikopati. Saul Black'ten okuduğum ilk ve büyük olasılıkla son eser. Vaktinizi daha iyi eserleri okumak için kullanmanızı öneririm. 

Dorian Gray'in Portresi / Oscar Wilde

Remzi Kitabevi'nin Ağustos 1968 tarihli ikinci baskısından okudum bu klasik romanı. Dilimize Ferhunde ve Orhan Şaik Gökyay çevirmiş. Günümüzde yapılan çeviriler daha özenli oluyor. Bu baskıda, romanda Fransızca olarak geçen kimi bölümlerin çevirisi yapılmamış. Oysa dip not şeklinde bu ifadelerin Türkçesi verilmeliydi. Dizgiye dair de sorunlar var. Sanırım yeni tarihli baskılarda bu sorunlar giderilmiştir.  Alt metinlerle, göndermelerle dolu bir roman Dorian Gray'in Portresi. Bunları bilmeden, fark etmeden de okunabilir elbette. Yayınlandığı dönem tartışmalara sebep olmuş, kimi bölümleri sansürlenmiş. Yakın tarihli baskıları, "sansürsüz" ibaresiyle okuyucuya sunulmuş.

Çobanoğlu Restaurant / Eymir Gölü - ANKARA

Senelerdir gidip geldiğim ve her seferinde huzur bulduğum Eymir Gölü ile ilgili ayrıntılı rehber hazırlama işine giriştiğimde, göl kıyısında yer alan mekânları ayrıca tanıtmam gerektiğini fark ettim.  Göl çevresinde araç trafiği tek yönlü olunca, Çobanoğlu'na araç ile ulaşmak epey sürüyor. Gölbaşı tarafındaki kapıyı kullanarak göl kıyısına girdiyseniz, göl çevresindeki turunuzun şık bölümünün son tesisi Çobanoğlu. Adını, geniş bahçesindeki Çobanoğlu çeşmesinden alan bu tesis, kahvaltı, gözleme, ızgara çeşitleri ve sıcak-soğuk mezeleri ile sağlam bir mutfağa sahip.  Eymir gölü, genişçe akan ve kıvrımlarla ilerleyen bir nehre benziyor, haritadan baktığınızda. Bu yüzden, Çobanoğlu'nda otururken küçük bir göl görüyorsunuz. Göl kıyısındaki diğer tesisler ise Çobanoğlu'ndan görünmüyor.  İster bahçesinde oturun, ister soba ile ısıtılan içerisinde çok keyif alacağınızı düşünüyorum Çobanoğlu'nda. TRT tarafındaki kapıdan, yürüyerek ya da bisiklet ile, trafiğin tersi yön...

kar ve

Gördüğünüz fotoğrafı 2020 yılı Ocak ayında Ankara'da çekmiştim. Bu kadar çok olur mu bilmiyorum ama hava tahminleri yanılmazsa, salı ya da çarşamba günü İstanbul'a 2025'in ilk karı yağacak.  Şubat tatilinde yağmayan kar, okulların açıldığı ilk haftayı beklemiş gibi  görünüyor.  Yağmur yağdığında bile kilitlenen trafik, kar ile ne hale gelecek göreceğiz.  İkinci dönemde tüm öğrencilere başarılar diliyorum.  Havalar nasıl olursa olsun, sizin havanız iyi olsun.