Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Ülkemiz televizyon tarihinde müstesna bir yere sahip, fanatik izleyicileri olan dizidir Leyla ile Mecnun. Senaryosunu Burak Aksak'ın yazdığı Onur Ünlü'nün yönettiği dizi TRT 1 ekranlarında yayınlanmıştı. Uzun soluklu dizi, Gezi olayları sırasında dizi ekibinin paylaştığı videolara denk gelen tarihlerde sonlandırılmıştı. diziye ve kitaba yakışan absürdlükte bir fotografım @Etiler / İstanbul Absürd bir diziydi Leyla ile Mecnun. Dizinin kitabının çıkması , dizinin şanına yakışır bir durum. Malumunuz aslında tersi olur, tutan kitaplardan dizi yapılır :) Burak Aksak'ın ilk romanı sanırım. Küsurat Yayınları'ndan Nisan 2018'de ilk baskısını yapan eser 270 sayfa. Benim okuduğum bu ilk baskıydı. Diziyi izleyenlerdenseniz Mecnun, İsmail Abi, Yavuz Hırsız, Erdal Bakkal ve Baba İskender gözünüzün önünde canlanacaktır. Mecnun ve çevresindekilerin maceraları kitabın sonuna kadar sürüyor. Dizide ve kitapta geçen bu "etkinliğin" temsili hali @Moda Sah...