Havaların gidişinden anlamak pek mümkün olmasa da Aralık ayının sonuna yaklaşıyoruz. Mağazalarda ve caddelerde ışıklı, geyikli süslemeler yeni bir senenin geldiğini hatırlatıyor. Herkesin yeni yıldan bekledikleri farklı elbette. Ben huzur ve sağlık diliyorum, tüm insanlık için. 2025 yılı içinde her hafta en az bir blog yazısı eklemeyi kendime hedef olarak koydum. Bu yazıların belirli bir konusu olmayacak. Doğaçlama, aklıma gelenler, aklıma takılanlar. Video izlemektense okumayı tercih edenlerdenseniz, beklerim bloguma. Yazıları, çeşitli tarihlerde farklı mekânlarda çektiğim fotograflar süsleyecek. Bir de sürpriz bekliyor, 2025 yılında okurlarımı. Umarım beğenirsiniz...
Cemal Bali Akal'ın tercümesiyle Can Yayınları'ndan 1985 basımı Yürek Söken'i okudum geçenlerde. Bir haftalık köy tatilimiz, kitap okuma bakımından çok verimli geçti. İnci Aral, Kerem Işık, Nalan Türkeli'nin eserlerini bitirdim, Ece Temelkuran'ın son romanı Düğümlere Üfleyen Kadınlar'ı ise yarıladım. Yürek Söken'in okuduğum baskısında bir önsöz yer alıyor. Boris Vian'ı tanımayanlar olabilir düşüncesiyle yazarla ilgili bilgiler sıralanmış. 39 yaşında, Mezarlarınıza tüküreceğim romanından uyarlanan filmi izlerken geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiren Vian, bir çok türde bir çok eser bırakmış ardında. Romanları arasında Yürek Söken'i, diğerlerinden ayıran bir özellik var. Yürek Söken, yazıldıktan sonra gözden geçirilmiş bir roman. Değişik bir roman Yürek Söken. Köye ulaşan bir psikiyatr, üçüz çocukların doğumuna denk gelir. Psikiyatr, eve mi gelmiştir, geçerken mi uğramıştır romanda belirtilmemiş. Neden evde kalmaya karar verdiği, ev ahalisini...