Ana içeriğe atla

Kayıtlar

ahmet ümit etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

ışık ve gölge

Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı  çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor. 

Beyoğlu'nun En Güzel Abisi / Ahmet Ümit

Ahmet Ümit'in Ekim 2013'te Everest Yayınları'ndan çıkan polisiye romanı Beyoğlu'nun En Güzel Abisi'nin aynı tarihli ikinci baskısını okudum. Eser 412 sayfalık olmasına karşın, Ahmet Ümit'ten daha önce okuduğum kitaplar gibi, kısa sürede bitti. Geride hayranlık ile birlikte aşağıdaki satırları bıraktı... Haziran 2013'te yaşanan Gezi Parkı süreci, romanın ana gövdesini oluşturuyor bence. Ahmet Ümit polisiyelerinde cinayetleri çözen Başkomiser Nevzat'ın ağzından, özelde Tarlabaşı ve Beyoğlu bölgesinin genelde ise İstanbul'un hatta ülkenin durumunu analiz eden tespitler yapılıyor. Yaşanılan sorunlarda suçu, fiili işleyen toplumun unuttuklarında bulan yardımcısı Ali'yi uyarırken şöyle diyor Başkomiser Nevzat: "Yani şunu demek istiyorum, nasıl ki çiftçi buğday yetiştirmek için toprağı bilmek zorundaysa, biz de suçla mücadele etmek için bu yoksul insanları çok iyi tanımak zorundayız. Ama daha aştan onları suçlu sayarsan, yanlış yapmış olursun. Üst...

Elveda Güzel Vatanım / Ahmet Ümit

Ahmet Ümit'in İttihat ve Terakki konulu bir roman hazırlığında olduğunu okuduğumda sanırım Paris'teydim. Rue des Ecoles sokağında dolaşırken bir yandan da Ümit'in romanında buraları nasıl anlatılacak diye düşünüyordum. Bilmeyenler için belirteyim Rue des Ecoles, İttihat ve Terakki Cemiyeti Paris şubesinin bulunduğu sokak. Merak edenler için de ekleyeyim, bina halen ayakta ve elbetteki üzerinde bir zamanlar İttihat ve Terakki Cemiyeti merkezi olduğuna ilişkin hiç bir bilgi yok.  Elveda Güzel Vatanım, 576 sayfalık, hacimli bir roman. Ümit, Paris'ten Selanik'e, romanın geçtiği mekanlarda epey dolaşmış, söyleşilerinde anlattığına göre. Romanın önemli bir bölümü ise Ümit'in yaşadığı ve sokaklarını iyi bildiği İstanbul'da geçiyor. Geçtiğimiz hafta içerisinde 36 saatlik bir İstanbul ziyaretim oldu. Bu 36 saat içerisine Pera Palas'ta bir Türk kahvesi de sığdırdım. Roman, elbette yanımdaydı ve sağolsun pastanedeki görevlinin anlattıklarıyla romanın yazılış...

Kukla, Ahmet Ümit

Ahmet Ümit'in ilk baskısını OM Yayınevi'nden 2002 yılında yapmış Kukla adlı romanının Everest Yayınları'ndan Kasım 2010'da çıkan 19. baskını okudum . Polisiye romanları okumayı severim. İnsanı yormayan, hayatın tekdüze akışından uzaklaşmasını sağlayan metinlerdir polisiyeler benim için. 506 sayfalık sürükleyici roman iki akşamda bitti. Kukla, İstanbul'da geçiyor. Gazeteci Adnan ile üvey kardeşi Doğan'ın hikayesi anlatılıyor. Doğan'ı tanıtan kısacık bir alıntıyla bitireyim yazımı: "Bu kadar hırslı ve bu kadar sakin, bu kadar cesur ve bu kadar zeki birisiyle ilk kez karşılaşıyordum. Müthiş bir yetenekti. Cesaretin en büyük düşmanı zekadır, soğukkanlılığın ise hırs. Bunlar ateş ve buz gibidir. Birbirlerini yok ederler. Çok cesur adam gördüm, ama inan bana, hiçbiri yeterince akıllı değildi. Akıllıların çoğu ise cesaretin aptallık olduğunu düşünüyordu. Çevremde pek çok hırslı insan vardıi ama hemen hepsi, onları isteklerine ulaştıracak olan asıl özellik...

Aşk Köpekliktir, Ahmet Ümit

Ahmet Ümit polisiye romanları ile ün yapmış. Son kitabı Aşk Köpekliktir ise aşk üzerine yazdığı, polisiye kokan, öykülerden oluşuyor. Özellikle aşk bir cinayettir ve aşk bir ütopyadır isimli öykülerini çok beğendim. Aşk bir ütopyadır öyküsünde tanımlanan dünyada kim yaşamak istemez ki. Ne yazık ki, dünyanın gidişine bakınca, öykünün sonundaki gerçek dünya bizim geleceğimize daha çok benziyor. Son öyküyü, aşk köpekliktir, ise beğenmedim. Sanırım nasıl gelişip sonuçlanacağı ile ilgili fikir değişikliği olmuş yazarken. Bence aşk zamanla olacak bir şey değil. İnsanın tercihine kalmış bir şey de değil. Sevmek, nefret etmek gibi duygularımızı kontrol edebiliriz. Seveceğimiz insanı seçebiliriz. Ancak aşk başka. Aşık olup olmamayı seçemeyiz. Yapabileceğimiz tek şey onu yok saymak olabilir. Çok sağlıklı bir durum olduğunu da söyleyemeyeceğim. Kişiyi tamamen savunmasız bırakan bir durumdur aşk bence. İnsan bir kez savunmasız kalınca diğeri karşısında, kendisini bir kez daha aynı duruma düşürm...