İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti. İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı. Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı. Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım. Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar.
Kitap etiketli 398. yazımda sevgili Ahmet Öre'nin ilk eserine dair notlarımı paylaşacağım. Ahmet Öre ile hiç karşılaşmadık, ancak kendisiyle e-söyleşi yapmıştım. Pariste.net adresli, çok özenle çekilmiş fotograflarla süslü 500 yazılık bir web sayfasının kurucusu / sahibi. 10 sene Paris'te yaşadıktan sonra İstanbul'a dönmüş. Daha doğru bir ifade ile, hayatının bu dönemini İstanbul'da geçiriyor. Paris'e gezmeye giden farklı grupların birer günlerini anlattığı Paris'te Bir Hafta adlı çalışmasını hangi kategoriye koymalı bilemedim. Sanırım kategori üzerine düşünmek yerine çalışmanın keyfini çıkartmaya odaklanmak daha doğru olur. Üçyüz sayfaya yakın bir çalışma, Paris'te Bir Hafta. Haftanın yedi günü, Paris'in farklı bölgelerinde geziye götürüyor Ahmet Öre okuyucusunu. Bunu yaparken kâh genç sevgililerle, kâh iki çocuklu bir aileyle birlikte oluyoruz. Haftanın günleri değiştikçe kahramanlar ve kaldıkları otellerin bölgeleri de değişiyor. İşin doğrusu Ahme...