Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Teknik etiketine sahip, büyük çoğunluğunu radyo - televizyon yayınlarının karasal ortamda iletimine ilişkin yazdıklarımın oluşturduğu, 314 içerik arasında 19 Mayıs 2018 22.00 itibariyle en çok görüntülenen ilk 5 yazı: 1. tariflerden tekniğe dönüş: Over-the-top TV (OTTTV) (4 Ocak 2011 - 1180) 2011 yılında Over The Top TV (OTT) bugün olduğu kadar hayatımıza girmemişti. Konu hakkında Türkçe bilgilendirici yazı da fazla değildi. Muhtemelen bu yüzden 2011 tarihli yazım listenin başında. 2. Net olan tek şey: Netflix değiştirir (8 Ocak 2016 - 1075) Netflix'in Türkiye pazarına giriş yapmasının hemen ardından iki yazı yayınlamıştım. Hem OTT'nin ne olduğunu özetleyen hem Netflix'in sektöre etkilerini değerlendiren bu iki yazı ilk 5 listesinin 2 ve 4 numarasında. 3. Dahili DVB-T2 alıcılı (tunerli) televizyonlar: Samsung F serisi mi acaba? (19 Mayıs 2013 - 810) Yazıyı hazırladığım dönemde ülkemizde sayısal karasal televizyon yayınlarının (DTT) DVB-T2 MPEG4 for...