İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti. İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı. Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı. Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım. Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar.
2019'un sonlarında belirlediğim 12 yazarın kitaplarından okumaya devam ediyorum. Fena Halde Leman 'ın ardından, okumakta çok geç kaldığım Kurt Kanunu 'nu bitirdim. Şebnem İşigüzel 'in 2013 yılında İletişim Yayınları'ndan çıkan Venüs, Bir Aile Tarihçesi, Bir Yaşamöyküsü adlı 240 sayfalık romanını ilk baskısından okudum. İşigüzel, hem öykü hem roman türünde eserler veren bir yazar. Venüs, klasik anlatım kalıplarını sevenlerin pek sevmeyecekleri ya da okumakta zorlanacakları bir eser. 240 sayfalık roman, yanlış saymadıysam, 37 bölüme ayrılmış. Zaman da mekân da anlatıcı da sıkça değişiyor. Çarpıcı ve merak uyandırıcı bir açılış ile başlayan roman, bir noktaya kadar sabredilmezse, elden bırakılabilecek kadar karmaşıklaşıyor. Belki romanı okuduğum dönemin hayatımızın olağan akışından fazlasıyla uzaklaştığımız bir zaman dilimine denk gelmesi böyle düşündürdü beni. İşigüzel'in diğer eserlerinden okudukça ve belki Venüs'ü bir kez daha okuyunca bu yazdıklarım...