1999 yılında yaşanılan büyük depremin üzerinden 26 sene geçmiş. O günden bu güne her sarsıntının ardından konuşanlar ve konuşulanlar neredeyse hiç değişmiyor. İstanbul'un depreme hazır olmadığı, kentsel dönüşümün olması gerektiği kadar hızlı ilerlemediği, toplanma alanlarının yetersizliği gibi bir çok eksiklikten bahsediliyor.
Dünkü Deprem ve Kitapçıda Yaşananlar
Dünkü depremi kızımla birlikte bir AVM’deki kitapçıda yaşadık. Kahvelerimizi içiyor, etrafımızda 23 Nisan sevincini yaşayan çocukları izliyorduk. Ancak bir anda her şey değişti. Sarsıntı başladığında insanlar hızla dışarı çıkmaya çalıştı. Çocuklar endişe içinde ağlamaya başladı.
O esnada yanımıza gelen genç bir inşaat mühendisi, telaşa kapılmamamız gerektiğini söyleyerek bizi sakinleştirdi. Bu küçük ama anlamlı destekle birlikte dışarı çıkabildik. Herkesin yüzünde aynı endişe vardı: Acaba bir yıkım oldu mu?
Dünkü deprem yıkıcı değildi. Ancak bu durum bizi yanıltmamalı. Daha büyük bir depremin ihtimali, sadece düşüncesi bile ürkütücü. Yine de bu korkuyu bir farkındalık ve hazırlık haline getirmek mümkün.
Geçmişten Alınan Dersler, Gelecek İçin Umut
Amacım kimseyi suçlamak değil. Aksine, geçmişten ders çıkararak daha güvenli ve bilinçli bir geleceğe adım atmak. Hazırlıklı olmak, çevremizi bilgilendirmek ve dayanıklı yapılar talep etmek gibi bireysel adımlar, toplumsal güvenliğin temelini oluşturuyor.
Unutmayalım: Depremler engellenemez, ama sonuçları hafifletilebilir.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.