Havaların gidişinden anlamak pek mümkün olmasa da Aralık ayının sonuna yaklaşıyoruz. Mağazalarda ve caddelerde ışıklı, geyikli süslemeler yeni bir senenin geldiğini hatırlatıyor. Herkesin yeni yıldan bekledikleri farklı elbette. Ben huzur ve sağlık diliyorum, tüm insanlık için. 2025 yılı içinde her hafta en az bir blog yazısı eklemeyi kendime hedef olarak koydum. Bu yazıların belirli bir konusu olmayacak. Doğaçlama, aklıma gelenler, aklıma takılanlar. Video izlemektense okumayı tercih edenlerdenseniz, beklerim bloguma. Yazıları, çeşitli tarihlerde farklı mekânlarda çektiğim fotograflar süsleyecek. Bir de sürpriz bekliyor, 2025 yılında okurlarımı. Umarım beğenirsiniz...
2024 yılının ilk ayında bitirdiğim beşinci roman oldu Kadıköy Sevgilim. Ahmet Erol'dan okuduğum ilk eser. 2004 senesinden bu yana, bitirdiğim neredeyse tüm kitaplara dair notlarımı paylaşıyorum blogumda. Kadıköy Sevgilim'e ilişkin notlarımı ise yazmasam mı acaba diye çok düşündüm. Günler süren gidip gelmeler, yazıp silmelerin sonunda okumakta olduğunuz yazıyı hazırladım.
Epsilon Yayınları'ndan Haziran 2021 tarihinde çıkan 195 sayfalık roman, anlatılanların tamamen hayal ürünü olduğu notuyla karşılıyor okuyucusunu. İçerikle ilgili notlarıma geçmeden ömrünün önemli bir bölümünü Ankara'da, bir yılını ise Paris'te geçiren birisi olarak; Gençlik Parkı'ndaki havuza göl denildiğine ilk kez tanıklık ettiğimi, Ankara Adliyesi'nin Sıhhıye'deki binasının yapımına 1978'de başlandığını ve 1987'de hizmete açıldığını ve Paris merkeze 45-50 dakika mesafede balıkçı köyünün olmadığını belirteyim. Bu bilgileri neden eklediğimi romanı okuma keyfini bozmamak adına açıklamayacağım.
1960lı yıllarda başlayıp 2020lere kadar süren bir zaman diliminde İstanbul'da geçiyor olaylar. Adından da anlaşılacağı üzere ana mekân Kadıköy ilçesi. Günümüzde çok yüksek katlı ve dipdibe binaların bulunduğu Fikirtepe mahallesindeki bir gecekonduda yaşayan ailenin hayatı üzerinden ülkenin geçirdiği dönüşüm anlatılmış.
Önemli bir konuyu, önemli bir dönemi anlatmak için yola çıkmış Ahmet Erol. Gelin görün ki kurguda ikna olmadığım çok yer oldu. Okuma keyfini zedelemeyeceğini düşünerek şu notu ekleyeyim örneğin; hiçbir ülkede hiç bir üst düzey güvenlik bürokratı kendisine teslim edilen ve ülke için çok kritik bilgiler içeren zarfı üç gün sonra açacağına söz vererek kasaya kilitlemez.
Romandaki karakterler ise inandırıcılıktan uzak ve tek boyutlu. Romanın finalinde ortaya çıkan Nazan karakteri, inandırıcılıktan uzak olma konusunda diğerlerini geride bırakıyor.
Tüm bunlara karşın, yazarın diğer eserlerini merak ettim. Kütüphanede bulabilirsem bir eserini daha okumak istiyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.