Ayfer Tunç'tan okuduğum dördüncü romandı Osman. En kolay okunulanıydı aynı zamanda. İlk romanın görünmez kahramanı, kapak kızı Şebnem'in kocasının hayatını anlatmış bu kez Ayfer Tunç. 1992 yılında Kapak Kızı yayınlanırken üçleme olacağı belli miydi merak ettim. Yeşil Peri Gecesi'nde bu kez adı hiç geçmese de Şebnem'in hikâyesini kendi anlatımıyla okumuştuk. 2010 yılında ilk baskısını yapmış, serinin ikinci kitabı. Osman'ın Temmuz 2022 tarihli 10. baskısını okudum. 1992'den 2020'ye 18 sene geçmiş. Acaba ileride bir Teoman ya da Hülya romanı okur muyuz diye düşündüm son sayfayı bitirince.
Farklı anlatıcıların olayları kendi bakışlarıyla aktardığı, bunu yaparken her anlatıcının özelliklerine göre metnin değiştiği, araya konulan Osman günlükleriyle ilerleyen bir roman. Belki de bu nedenle 504 sayfalık uzun sayılabilecek roman, bir kaç oturuşta bitiyor. Hikâyenin sonunu, yani Osman'ın bir trafik kazasında öldüğünü, romanın ilk sayfasında öğrensek de hayatının nasıl geçtiğini, Yeşil Peri Gecesi'nde anlatıların Osman cephesinde nasıl yaşandığını okumaktan geri durmuyoruz.
Poyracık Sokak, İstanbul'da en iyi bildiğim yerlerden birisi. Nişantaşı, Osman'ın geçtiği mekânların başında geliyor. Bu bakımdan da ilginç bir deneyim oldu Osman'ı okumak.
Ülkemizin yaşadığı dönüşümler, yeni zenginler, güç ilişkileri, iktidar meselesi, baba - oğul ilişkisi romanın dert edindikleri arasında.
Okurken bana kendi hayatımı da sorgulatan bir eser oldu Osman. Karakterle benzer bir yanımız yok elbette. Ancak romanların gücü bir yerde bu bence. Okurken, kendini sorgulatmak. Ayfer Tunç'un güçlü kaleminden kısa bir alıntıyla bitireyim notlarımı...
"Yaşamımı belirleyen ve sonunda beni bitiren KORKULARIM ve ZAYIFLIKLARIM. Kısırdöngüm. Korku insanı zayıf düşürüyor, zayıflık korkuları arttırıyor." Osman, s.504
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.