İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti. İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı. Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı. Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım. Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar.
Heyecanlıyım. 18 seneden uzun süredir yazmaya devam ettiğim blogumda teknik etiketli yazılar, kitap etiketlilerin ardından geliyor. Etiketin teknik olduğuna bakmayın, büyük ölçüde medya dünyasına dair bu yazılar. Kimisi, medya dizisi gibi dizi şeklinde kimisi kendi başına duruyor, çoğu ise sayısal karasal televizyon yayıncılığı üzerine. Medya dizisi, 18 senedir blogda yer alan konuları da içerecek elbette. Ancak amacım sektörün yaşadığı / yaşamakta olduğu dönüşüm ve değişime dair tespitlerimi paylaşmak. Ülkemizde fazla konuşulmasa bile sinema, ciddi bir krizden geçiyor. Pandemi sürecinde güçlenen platformlar, kapanan salonlar, platformların yaptığı sözleşmelerle kendi kendini besleyen bir döngüde sinema, her geçen ay kan kaybediyor. Geçenlerde okuduğum bir makalede artık oyuncuların sinema filminde yer almaktansa dizilerde oynamayı tercih ettiğinden bahsediyordu. Oysa senelerce tam aksine dair yazılanları okurduk. Dizi geçici, sinema ise kalıcıydı. Platformlar sayesinde tu...