Hep sevmişimdir yürümeyi. Bazen bir yerlere ulaşmak için, çoğu kez kafamda oturtamadığım konuları kendimle tartışmak için... Dün de yürüdüm, bu kez tahmin ettiğimden de uzun. Dört saat boyunca, toplamda 20 kilometre yol yürümüşüm. Arada yokuşlar, daha önce hiç adım atmadığım sokaklar, hurdacılar, otoyolların altı, tren yollarının üstü derken saatlerimi yürüyerek ve düşünerek geçirdim.
Sizi bilmem ama "oturum sakince düşünmek" hiç yapamadığım bir şey. Oturup düşünemeyenlerdenim.
Hayatımda önemli değişiklerin arefesindeyim. 1998 yılından bu yana çalıştığım iş yerimden ayrılıyorum. Nisan ayından itibaren İstanbul'da yeni işime başlayacağım.
Bu garip ve "transient" dönem geçip yeniden "steady-state" döneme varmak mümkün olacak mı emin değilim. Sanki bugünden sonrası hep "transient" geçecek.
Steady-state'in getirdiği konfor ve huzur olmayacak muhtemelen yeni hayatımda.
Neyse, sabahın köründe, aklıma gelenleri alt alta yazınca, konuyu bilmeyenlere bir anlam ifade etmeyen karalamalar çıktı ortaya. Konuyu bilenler ise okumuyor zaten, ki okusalar onlar anlar mı emin değilim.
Yazmayı sürdürürsem, siz okuyanlar için vakit kaybına neden olacağımdan endişe ederek burada keseyim.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.