Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Fazla bir şey yazmaya gerek var mı bilemiyorum.
Hâlâ aktif olan, 18 yaşında kaç blog var, onu da bilemiyorum.
"Fenerbahçe-Trabzonspor maçı öncesi" başlığı ile 17 Kasım 2004 tarihinde merhaba demiştim.
Arada kısa süreli kesintiler olsa bile,
398 kitap notu,
369 teknik etiketli yazı,
137 gezi notuyla
en önemlisi benim kişisel arşivim oldu...
Sadeceozgur.blogspot.com olarak başlamıştı macera...
Bugün aynı hizmet sağlayıcı ile devam ediyorum yolculuğa, artık kendi alan adım da var....
Daha ne kadar devam eder diye sorarsanız,
uzunca süredir kaç kişi okuyor diye bakmıyorum,
zaten öyle yorumlarla dolu değil yazdıklarım.
Sözün özü, birileri okur mu diye düşünerek yazmıyorum...
Sıkılana kadar yazacağım,
Sıkılınca ara vereceğim,
Sonra, gene yazacağım...
Siz de okursanız,
Okumak istediklerinizi yazarsanız,
Daha da keyifli olur yolculuk...
Nice senelere... 🧿
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.