Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Yeniden yayında çalışmaya başlamanın en keyifli yanlarından birisi de ekranda hayranlıkla izlediğimiz isimlerle tanışabilmek. Hayri Ülgen, nam-ı diğer Baba Hayri de bu isimlerden birisiydi.
Hayri Ülgen, Urfa'da doğmuş bir futbol tutkunu. Türlü zorluklarla geçen çocukluk hayatı İstanbul'a, abilerinin yanına gelmesiyle değişmiş. Burada, senelerdir hayali olan futbolcu olma isteğini gerçekleştirebilmiş. Elbette bu da hiç kolay olmamış. Aslına bakarsanız ülkemizin o senelerinde, bir çok şey bugünlere kıyasla daha zormuş.
Milli takıma çağrılan, Fenerbahçe ile sözleşme imzalayan ve ardından senelerce top koşturacağı Sarıyer'e geçen Hayri Ülgen kitabında futbol yaşamı kadar özel hayatına dair de keyifli anekdotlar paylaşmış. Bu kadar sevilen ve sayılan bir futbolcu olunca, futbol dünyasının dışında da bir çok ünlü isimle anıları olmuş ve bunları da bizlerle paylaşmış.
Hem futbolu hem anı okumayı sevenler için Hayri Ülgen'in kitabı kaçırılmayacak bir eser. Dördüncü baskısını yapmış olması, okuyucuların da benimle aynı fikirde olduğunun kanıtı niteliğinde...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.